Durdurulan ATV- Sabah grevi yeniden başladı...
Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın mücadelesi ve hukuki girişimleri sonucunda, ATV ve Sabah Gazetesi ile grup dergilerinin sahibi olan Turkuvaz Medya grubunda İstanbul 2. İş Mahkemesi kararıyla “durdurulan grev”, Yargıtay kararıyla 4 Şubat'ta yeniden başladı.
İstanbul 2. İş Mahkemesi'nde görülen davada, aynı mahkeme tarafından 17 Temmuz 2009 tarihinde verilen ''grevin durdurulması'' yönündeki kararını Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 15 Eylül 2009 tarihinde bozmuştu. TGS, İstanbul 2. İş Mahkamesi'nde görülen aynı davada, Yargıtay'ın bozma ilamına uyulmasını ve grevin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararını dikkate alarak grevin durdurulması yönündeki kararın da hukuken yok hükmünde olduğuna karar verdi. Mahkeme'nin bu kararından sonra Turkuvaz Medya Grubu işyerlerinde 4 Şubat'ta grev tekrar başlatıldı.
“Bu işyerinde grev vardır” pankartı, ATV ile Sabah Gazetesi'nin İstanbul-Balmumcu'daki binaları önüne sendikaların ve basın emekçilerinin katılımıyla yeniden asıldı. Grev pankartı asılırken, Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, sendikamız Genel Mali Sekreteri İbrahim Doğangül ile Basın-İş, Belediye- İş, Tek-Gıda İş ve diğer sendika yöneticisi, temsilci ve üye işçilerin katılımıyla kitlesel bir basın açıklaması yapıldı. Grevin tekrar başlatılmasıyla ilgili olarak bir açıklama yapan TGS Başkanı Ercan İpekçi, “Mahkeme kararıyla 154'üncü gününde durdurulan grev, sendikamızın mücadelesi ve hukuki girişimleri sonucu tekrar başlıyor. Bugün haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Yedibuçuk ayımızı aldılar. Yedibuçuk ay mahkemelerde bu davaların sonuçlanması için uğraştık” dedi. İpekçi şöyle konuştu:
Grevci basın emekçileri işten atıldı “Bu grev ve dava sürecine baktığınızda, 12 Eylül kanunlarının, iktidarın başının, akrabalarına sattığı bir işyerindeki kanunsuzlukların, hukuk dışılığın örneklerini görecekseniz. Greve çıkmış üyelerimizi işveren işten attı. Greve çıkan bir işçi işten atılırsa bu memlekette grev hakkı nasıl kullanılacak? Greve çıkarken 10 işçimiz vardı, işten attılar. İşe iade davaları mahkemeler tarafından kabul edilerek işe iade kararlarına hükmedildi. Yargıtay da bu kararları onadı. İşveren yanlısı kanunların işçiyi koruması bu kadar. İşveren, arkadaşlarımızı işbaşı yaptırmak yerine işe girişlerini sona erdirdi. Tazminatlarını, ihbarlarını ödeyerek hukuken iş ilişkisini sona erdirdi. Biz bunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacağız. Grevdeki bir işçinin işten atılması yasal değildir, suçtur. Grev anayasal, yasal bir haktır. Uluslararası belgelerde, uluslararası sözleşmelerde korunmuş bir haktır. Grev, işçinin üretimden gelen gücünü kullanabileceği yegane gücü, yegane silahıdır. Bu silahını elinden alırsanız bu memleket nasıl hukuk devleti olarak, nasıl kanun devleti olarak tanımlanacak? Tekel'de yaptığınız hukuksuzluğu ATV-Sabah'ta ve diğer işyerlerinde sürdürüyorsunuz.
Başbakan'ın yakınlarının sahip olduğu bu işyerinde hukuk işlemiyorsa, bu ülkede hukuk işlemiyorsa, mahkeme kararları uygulanamıyorsa, yasal bir hak olarak grev hakkınızı kullanamıyorsanız hukuk devletinden söz edemezsiniz. Anayasa değişikliklerinin gündemde olduğu bir dönemde biz bu grevi yeniden başlatıyoruz. Anayasa değişikliği yapacaksanız genel grev yasağını kaldırın, dayanışma grevi yasağını kaldırın. Grevimizi bile kullanamaz haline getiren kanunları düzeltin önce. Anayasa değişikliğine bu alanlardan başlayın da hukuk devletine olan inancınızı bir görelim. Bugün burada sadece bir arkadaşımız grev nöbeti tutabilecek durumda. Kanunlar böyle emrediyor. Bu kanunların hukuk dışılığına karşı, uygulamadaki aksaklıklara karşı gerekli mücadeleyi vereceğiz. Ama mevcut kanunların emredici hükümleri karşısında da yapacak bir şeyimiz yok, çaresiziz. Burada bir arkadaşımız grev nöbetini sürdürecek. Onu yalnız bırakmayacağız. Türk-İş, Türk-İş'e bağlı sendikalar, İstanbul'daki sendikalar, şubeler bu greve destek vereceklerini açıkladılar. Grev 154. gününde durdurulmuştu. Bugün grevimizi 155. gün olarak yeniden başlatıyoruz. Bu sendika kanunlarının, toplu iş sözleşmesi grev ve lokavt kanunlarının tümünün değişmesi gerekiyor. Bu mücadeleyi işçi sınıfı verecektir. Biz bu mücadelemizi sendikaların desteğiyle başaracağız.”
Ercan İpekçi'nin konuşmasından sonra Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ve Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin de birer konuşma yaparak basın emekçilerinin grevine sonuna kadar destek vereceklerini açıkladılar. Büyükkucak, “Grev nöbetini bir basın emekçisi arkadaşımız tutacak olsa da o bir değil, binlercedir. Bu grev bitene kadar işçi sınıfı burada 24 saat nöbet tutacak” dedi.
Hava-İş Başkanı Atilay Ayçin ise şunları söyledi: “Bugün buralarda yapılan baskı ve tehdit politikaları ülkenin dört bir yanında uygulanan politikalardır. O nedenle buradaki mücadele sadece bir kişinin mücadelesi değil, bütün yurtseverlerin ortak kavgasıdır. Eğer onlar yıldırmak konusunda kararlı iseler bizler de yılmamak ve teslim olmamak için kararlıyız. Ben yeni Tekeller yazmamız gerektiğine inanıyorum. Buradaki arkadaşımız bilsin ki arkasında bütün işçi sınıfı vardır. O'nu yalnız bırakmayacağız. TGS'yi yalnız bırakmayacağız. Namertlerin gülmesine izin vermeyeceğiz. Bu greve Hava-İş'in bir grevi gibi sahip çıkacağıma şerefim üzerine söz veriyorum.”
Ender Ergün ve basın emekçileri grev nöbetinde Atilay Ayçin'in konuşmasından sonra grev nöbetini tutmaya başlayacak olan Ender Ergun da bir konuşma yaptı. Turkuvaz Medya Grubu yayınlarından Forbes Dergisi'nin Görsel Yönetmeni iken sendikalı olan Ergun konuşmasında şunları söyledi:
“13 Şubat 2009'da başlayan grevimizde 10 kişi olarak yola çıkmıştık. 10 kişiyi siz binlere getirdiniz. Yüzsüzlere 100'ü gösterdik. 200'ü de göstermek isterdik. Fakat maalesef grevimiz 154. gününde durduruldu. 155. gününde tekrar başlatıyoruz. Bu grevi kararlı arkadaşlarımla beraber devam ettireceğiz. Bu grev pankartını Mahkeme kararı değil, biz indireceğiz. Toplu iş sözleşmesi imzalanırsa indireceğiz. Diğer 8 arkadaşımız da mahkeme kararıyla grevci olarak bu davaya dahil oldu. Bu mücadele devam edecek. Biz greve çıkmadan önce Sabah yazarı Mehmet Barlas, “Hollywood'da senaristler grev yapıyor, bizim senaristler niye grev yapmıyor” diye bir köşe yazısı yazmıştı... Buyurun Mehmet Barlas, niye yapmıyorlar, duyun....Yine Sabah'ın Okur Temsilcisi Yavuz Baydar “Mağdur gazetecileri Sabah haber yaparsa diğer gazetelerle arasındaki farkı açar” diyordu. Buyurun, yapın Yavuz Baydar... Bir sözüm de Çalık Holding Genel Müdürü Berat Albayrak'a...Bir röportajında “Sendikal haklarını kullanan arkadaşlarımızın kanuni haklarına sonuna kadar saygı duyuyoruz” diyordu. Allah'tan saygı duyuyorsunuz ki bizi sendikal hakkımızı kullandığımız için işten attınız. Saygı duymasaydınız ne yapacaktınız? Sizin demokrasi anlayışınız bu mu? Sizler bu demokrasi sınavından her gün sınıfta kalıyorsunuz. Sabah'ın önüne bu pankart asıldığında bunu haber yapmadınız. Haberi okurlarınızdan sakladınız. Biz zor koşullara rağmen bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bizi desteklemeye gelen sizleri de mahcup etmeyeceğiz.”
Kitlesel basın açıklaması yapılırken ellerde, “ Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”,“Sendikasızlaştırmaya Hayır”, “İş Güvencesi İstiyoruz”, “Sendikal Hakları Saygı”, “Çalık elini sendikamızdan çek”, “Emekçi Düşmanı Medya Patronu” dövizleri taşınıyordu.
|