Aliağa Şubemizin yeni Başkanı İsmail Doğan
Sendikamızın Aliağa Şubesi'nin 19 Aralık 2009 tarihinde yapılan 8. Olağan Genel Kurulu'nda Başkanlığa İsmail Doğan, İdari Sekreterliğe Cengiz Çetin Tereci, Mali Sekreterliğe ise Cemal Topçu seçildi. Şubenin diğer yönetim kurulu asil üyeliklerine de Atilla Erdem, Hakan Gündüzer, Muiddin Özaydın, Doğan İkiz, Hasan Aşıroğlu ve Özcan Özden seçildiler.
Şube Denetim Kurulu da (asil) Ahmet Oktay, Veysel Gündüz ve Erhan Çakır'dan oluştu. Aliağa Şubemizin Disiplin Kurulu asil üyeliklerine de Ecevit Yılmaz, Bayram Türk ve Erdoğan Öztürk seçildiler.
Aliağa Petkim Kültür Merkezi'nde yapılan genel kurulda Şube Başkanımız M. Salih Aydın'ın açılış konuşmasından sonra divan oluşturuldu. Başkanlığını sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın'ın yaptığı Divan üyeliklerine de Bandırma Şube Başkanımız Recep Gökdeniz, Trakya Şube Başkanımız Turgut Düşova, Kırıkkale Şube Başkanımız Recep Sefer ve Adıyaman Şube Başkanımız Zeynal Eroğlu seçildiler.
Toplumsal barış tehdit altında Aliağa Şubemizin genel kurulunda konuşan Öztaşkın, Türkiye'nin çok önemli ekonomik, siyasal, toplumsal ve sosyal sorunlar yaşamakta olduğunu ama bu sorunların içinde en önemli güncel sorunun toplumsal barış olduğunu söyledi. Öztaşkın “Toplumsal barış tehdit altındadır. Topluma giderek ayrışma ve çatışma kültürü hakim olmaktadır. İzlenen politikalar toplumsal gerilimi artırmakta, toplumsal barışı tehdit etmektedir. Etnik kimliklere duyarlılık artmıştır. Türkiye etnik çatışmanın eşiğine gelmiştir. Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey de budur” dedi.
En önemli sorun işsizlik ve yoksulluk Öztaşkın, işsizlik rakamının yüzde 13. 4 ile 3 milyon 400 bine yükseldiğini, bu rakamın Ekim 2008'de 2 milyon 700 bin olduğunu belirterek. “Gerçek işsizlik ise yüzde 22 oranıyla 6 milyon 300 bine çıkmıştır. Gençlerde bu oran yüzde 24'lere ulaşmıştır. İşsizlik ve yoksulluk Türkiye'nin en önemli sorunudur” dedi.
Ülkemizin en güncel gündeminin toplumsal barışın sağlanması oluğunu vurgulayan Öztaşkın şöyle konuştu: “30 yılda 40 binin üzerinde insan öldü. Birçok aile acıların en büyüğünü, evlat acısını yaşadı. Bu acılar toplumda önyargılar oluşturdu. Önyargılarımızın nedeni elbette ki çektiğimiz acılarımızdır.”
Barışı savunmanın cesur insanların işi olduğunu belirten Öztaşkın, “ Şiddeti değil, barışı savunalım. Sizleri, bütün Petrol-İş üyelerini barışı savunan cesur yürekler olmaya davet ediyorum” dedi.
Parti kapatarak barış sağlanamaz Parti kapatarak, siyaseten hak aramanın meşru yolları kapatılarak barış sağlanamayacağı gibi taş atarak, cam, çerçeve kırarak demokratik hak aranamayacağını belirten Öztaşkın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şiddet ve terörle hiçbir sorun çözülemez, hiçbir ölüm barışa hizmet edemez. Barış umutlarını söndürmeyelim. Barış umutları bir kez daha hayal kırıklığı yaratmasın. Gelin siyasi aktörlerin düşmanlaştırıcı diline karşı duralım, emeğin birleştirici dilini kullanalım. Kardeşliğin siyasetini yapalım. Gelin demokrasinin, barışın, eşitliğin ve özgürlüğün olduğu bir ülkeyi kurmak için hep beraber mücadele edelim.”
Ya benden yana olacaksın ya da... Hükümetin sendikalarla ilgili olarak, “Ya benden yana olacaksın. Ya da yok olacaksın” politikası izlediğini söyleyen Öztaşkın, “Siyasi iktidar yandaş sendika yaratmak istiyor. Yani iktidarın politikalarını destekleyen, serbest piyasa ekonomisini savunan, özelleştirmeye de sosyal devletin tahribatına da karşı çıkmayan, sendika ve sendikacı istiyorlar. Yani bizi teslim almak istiyorlar. Hem örgütlerimizi, hem de beyinlerimizi ama teslim alamayacaklar, ne örgütlerimizi, ne de beyinlerimizi. İnandığımız yolda yürümeye devam edeceğiz.İşçi sınıfının haklarını savunmaya devam edeceğiz” dedi.
Utanç yasaları Özel istihdam bürolarının ucuz, örgütsüz, güvencesiz işçi çalıştırmanın aracı olduğunu kaydeden Öztaşkın, bu yasanın işçiyi alınıp satılan, kiralanan bir meta haline getiren utanç yasası olduğunu vurguladı. “Bunun için ortak tavır, hatta genel grev güdeme gelmelidir. Bu anlamda Türkiye'nin her yerinde direnişte olan bütün işçileri selamlıyorum” diyen Öztaşkın sözlerini şöyle tamamladı:
“İnancını yitirmiş, ruhunu kaybetmiş, kendisini iktidara teslim etmiş, bazı sendikacı ve sendikalara rağmen ömrünü işçi sınıfı mücadelesine adamış, inancını, heyecanını ve mücadele ruhunu yitirmemiş,bu mücadelede biz varız diyen ve şu anda direnen bütün emekçileri selamlıyorum. Onlar yalnız değil, bu mücadele de biz de varız.”
|