16.09.2008
Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
Son aylarda basın yayın organlarında hükümetinizin büyük çaplı uluslararası yatırımları ülkemize çekmek ve yerli yatırımlara ivme kazandırmak amacıyla kapsamlı bir teşvik paketi üzerinde çalıştığı ve bu yöndeki çalışmaların belli bir olgunluğa eriştiği yönünde haberler yer almaktadır. Basında yer alan bilgilere göre; vergi indirimi, SSK prim ödemelerinin belli süreler için devletçe üstlenilmesi, yatırım yeri tahsisi, gümrük muafiyeti, çalışanların eğitim masraflarının karşılanması, faiz iadesi gibi çeşitli kalemlerde gündeme gelen teşviklerin seçilmiş sektörlerde uygulanacağı da anlaşılmaktadır. Bu noktada da, ülkenin rekabet gücünü artıracak, istihdam oluşturacak ihracat ağırlıklı büyük projelere bölge ayrımı yapmaksızın destek verileceği belirtilmektedir. İlaç, otomotiv, petrokimya, elektronik, makine imalatı gibi sektörlerin bu tür destek verilecek sektörler olarak isimleri geçmektedir. Yine basında yer alan haberlerden söz konusu teşvik paketinin önümüzdeki 2009 yılı başlarında uygulamaya geçirilmesinin hedeflendiği de anlaşılmaktadır.
Sayın Başbakan,
Ülkemizin kalkınması, üretime yönelik yatırımların artırılarak katma değer ve istihdamın geliştirilmesi biz sendikaları her zaman memnun eden gelişmelerdir. Sendikamız Petrol-İş her zaman ülkenin iktisadi gelişimi için üretime yönelik yatırımların yoğunlaşmasını bir gereklilik olarak ifade etmiş, bu yöndeki çabalara destek vermiştir. Türkiye'nin önemli sanayi kuruluşlarında örgütlü bir sendika olarak da bu konularda yüksek bir duyarlılık sergilemiştir. Bu çerçevede yukarıda bahsi geçen teşvik paketi çalışmaları da sendikamız tarafından dikkatli bir şekilde izlenmektedir. Teşvik kapsamında yer alabileceği belirtilen; ilaç, petrokimya ve kısmen de otomotiv sektörleri aynı zamanda bizim örgütlü bulunduğumuz işkoluna girmektedir. Yüksek katma değer ve istihdam yaratan bu kritik sektörlerde gündeme gelecek gelişmeler bizleri de yakından ilgilendirmektedir. Sendikamız aynı zamanda bu tür yatırımların kamu yararını gözeten bir perspektifle gerçekleştirilmesi ve yürütülmesine de büyük önem vermektedir. Sanırız ve umarız ki, özel destekler yapılması öngörülen uluslararası yatırımlardan sizin de öncelikli beklentiniz bu topraklarda yaşayanlar için en yüksek faydanın sağlanmasıdır. Ancak bilinmektedir ki, şimdiye dek yaşanan örneklerde, bu temel beklenti her zaman ve her koşulda yerine gelememektedir. Yabancı kaynaklı yatırımların kimi zaman sağladıkları pozitif katkılardan çok; çevresel zararlara, dışarıya kaynak transferlerine, ucuz işgücü kullanımına neden olarak negatif etkilere neden oldukları da gözlenmektedir. Dolayısıyla bu türden yatırımların teşviklerle bir şekilde ülkemize yönlendirilmesinin yanısıra sözünü ettiğimiz alanlardaki sosyal ve iktisadi yararlarının sürekliliği açısından denetlenmeleri de gerekli görünmektedir.
Sayın Başbakan,
Biz sendikalar açısından, yatırımlarla sağlanan ekonomik kalkınmanın sonuçlarının toplumun en geniş kesimini oluşturan çalışanlara da yansımasını sağlamak ve bunu talep etmek en temel sorumluluktur. Bunun öncelikli yolu ise, hiç kuşkusuz söz konusu yatırımların sendikal örgütlülüğün var olduğu ortamlarda sürdürülmesi, oluşacak yeni değerlerin üretenleriyle de paylaşılması olacaktır. Son yıllarda büyük ekonomik gelişmeler gösteren, ülkemizdeki araştırmalarda ortaya konan en büyükler listelerinde üst sıralarda yer alan, dünyanın çeşitli kuruluşlarınca ödüllerle taltif edilen, ilaç, petrokimya ve otomotiv sektörlerinde faaliyet yürüten birçok yabancı sermayeli kuruluş bulunmaktadır. Ancak kuruluşların bu parlak ekonomik performanslarının çalışanları ve ülke insanları için aynı oranda bir gelişmeye dönüşmediği de görülmektedir. Bunun temel nedenlerinden birisi de sözü edilen kuruluşların birçoğunun sendikal örgütlülüğün bulunmadığı kuruluşlar olmalarıdır. Oysa sendikaların, çalışanların anayasal hakları olan toplu sözleşme hakkının kullanmak yoluyla bu kuruluşların istihdam ettikleri yurttaşlarımıza sağlayacağı kazanımlar, oluşması umut edilen refahın ve zenginliğin yaygınlaşmasına, daha geniş kesimlere yansımasına hizmet edebilecektir. izleyebildiğimiz kadarıyla hükümetiniz bahsedilen teşvik uygulamalarıyla istihdamın artırılması gibi sosyal bir hedef de gözetmektedir. Kuşkusuz bu takdire değer ve bizim de paylaştığımız bir hedeftir.
Ancak siz de kabul edersiniz ki; çağdaş bir toplumda yurttaşların sadece bir şekilde istihdam edilmeleri değil aynı zamanda günümüz dünyasının gerektirdiği, gelir, sağlık ve sosyal güvenlik standartlarında istihdam edilmeleri de önem taşımaktadır. İstihdam edilenler Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, seçmenleri, bu ülkenin en önemli kaynağı olarak görülen nitelikli işgücüdür. Bir devletin asli hedefi olan yurttaşlarının refahı ve mutluluğunun sağlamak için onların demokratik haklarını kullanmalarını kolaylaştırmak ve refaha ulaşma kanallarını genişletmek vazgeçilemeyecek amaçlar olsa gerekir. Biz Petrol-İş Sendikası olarak bu amaçlara ulaşılması için; teşvik uygulaması planlanan sektörlerde bu teşvikin uygulanma şartları arasında işyerinin toplu iş sözleşmesi yapılabilecek düzeyde sendikal bir örgütlülüğe sahip olması gerekliliğinin de bulunması gerektiğini düşünüyor, bunu talep ediyoruz.
Bunu hem sosyal devlet uygulamalarını genişletmenin bir yolu hem de çeşitli beyanlarında özel sektörde de sendikal örgütlülüğün gerekliliğinin ve öneminin altını çizen zatıâlinizin bu yaklaşımının bir gereği olduğunu belirtmek istiyoruz. Ucuz, örgütsüz ve haklarından yoksun bir işgücünün Türkiye'nin uluslararası yatırımları teşvik için kullanacağı bir araç olamayacağını, olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Sizi bu konu üzerine düşünmeye, teşvik paketiyle ilgili politikalarınızı oluştururken önerilerimizi; insan, çalışan ve toplum yararı merkezli bir çerçevede gündeminize almaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla.
Mustafa Öztaşkın Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı
|