YAŞANAN EKONOMİK KRİZ KARŞISINDA PETROL-İŞ POLİTİKASI

 

Bu bilgi notu, yayınlarında ve raporlarında bir ekonomik kriz öngörüsünde bulunmuş, Ekim ayında gerçekleştirdiği Başkanlar Kurulu toplantısında da, o sırada etkileri yeni yeni görülmeye başlanmış olan krizi ele alarak bazı saptama ve önlemler geliştirmiş olan sendikamızın,  bu süreçte yoğunlaşan gelişmeler karşısında daha net, ayrıntılı ve bütünlüklü politikalar geliştirmesi gerekliliğinden hareketle hazırlanmıştır. Son iki ayda krizin hem ülke genelinde hem de örgütlü olduğumuz işyerlerinde ortaya çıkan sonuçları karşısında, Olağanüstü Başkanlar Kurulu toplantımızda yapılan değerlendirmeler ışığında, bütünlüklü bir örgütsel politikanın uygulanması için aşağıdaki hususların ortak bilgi ve tutuma dönüştürülmesi hedeflenmektedir.

 

1)Petrol-İş Krizi Nasıl Değerlendirmektedir ?

 

Gelişmiş ülkelerde emlak piyasalarında patlak veren ve hemen ardından tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, bir buhrana (depresyona) dönüşmektedir. Yaşanan kriz, kaynakların toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda eşit ve adilce dağıtılmasını değil yalnızca kârı merkeze alan kapitalist ekonominin krizidir. Bu krizle birlikte, serbestleştirme/özelleştirme politikalarıyla sermaye hareketlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılmış olduğu ve ekonomide çarkların finans sektörünün şişmesi ile döndürüldüğü bir dönem sona ermiştir.

 

Diğer yandan etkileri yıllar sürecek söz konusu buhranın, sadece ekonomik değil, siyasal ve sosyal sonuçları da olacaktır. Dünyadaki çatışma halinin derinleşebileceği, özgürlüklerin kısıtlanabileceği ve demokrasiyi temel almayan politikaların yaygınlık kazanabileceği bu dönemde, Petrol-İş Sendikası'nın toplumsal sorumluluğu da giderek artmaktadır.

 

Ülkemiz; hükümetlerin yıllardır benimsemiş olduğu, bağımlılığı derinleştiren, ucuz iş gücüne dayanan, IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı ekonomik politikaların cezasını çekmektedir. Bu politikalar, Türkiye'yi krizin etkilerine bütünüyle açık hale getirmiştir. AKP hükümeti, bu yanlıştan dönmek yerine IMF ile yeniden bir stand-by anlaşması imzalamayı planlamaktadır. Hükümet IMF ile anlaşarak, yerli ve yabancı sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlanacak bir program ile krizin faturasını emekçilere ödetmek isteyecektir. Emekçilerin zaten kısıtlı olan hakları da, kriz bahane edilerek, ortadan kaldırılmaya çalışılacaktır.

 

Bu noktada; sermaye yanlısı ekonomik politikalar değil krize çare olmak, sorunları daha da derinleştirecektir. Toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda emekten yana bir program uygulanmaz ise işsizlik ve yoksulluk hızla artacak, ekonomi yıllar süren bir durgunluğun pençesinden kurtulamayacaktır.

 

2)Sendikamızın Örgütlü Olduğu İşyerleri Krizden Nasıl Etkilendi/Etkileniyor ?

 

Petrol-İş'in örgütlü bulunduğu sektörler, krizden yoğun bir şekilde etkilenmektedir. İthalata bağımlı bir özellik taşıyan üretim, dövizin değer kazanmasıyla maliyet baskısı ile karşılaşmaktadır. Başta otomotiv olmak üzere ihracatçı sektörlere çalışan plastik-kauçuk mamul sektöründe üretim durma noktasına gelmiştir. Durgunluğun etkisiyle birçok işyerimizde üretim ciddi ölçüde azalmış, yatırımlar ertelenmiştir. Önümüzdeki aylarda üretimdeki düşüşün artarak süreceği anlaşılmaktadır.

 

Etkisini sektörümüzde de giderek artıran bu krizin örgütlü olduğumuz işyerleri ve üyelerimize etkilerinin düzenli bir şekilde değerlendirilmesi, sendikamızın krize karşı doğru bir sendikal strateji belirleyebilmesi açısından “Krizin İşyerlerine Etkisi” başlıklı bir anket çalışması başlatılmıştır. Aylık olarak tekrarlanacak bu çalışmanın ilk bulguları şöyle özetlenebilir:

 

İşyerlerimizde üretim düşüşleri, birkaç işyerimiz hariç, henüz bilançolara yansımış olmasa  da; işverenler 2009'da derinleşecek krizin sonuçlarına ilişkin şimdiden önlem almaya başlamışlardır. Bu doğrultuda, ilk olarak işçilik maliyetlerinden tasarruf etmeyi düşünmektedirler.

 

İşyerlerimizin hemen tamamında, fazla mesai uygulamaları kaldırılmış ve yıllık izinler kullandırılmıştır. Ücretsiz izin ve işten çıkartma uygulamaları ise henüz ciddi boyutlarda olmamakla birlikte, 2009 yılı içerisinde işverenlerin bu yönde uygulamalarının artacağı anlaşılmaktadır.

 

Bu süreçte, işverenlerin sözleşme hükümlerini ihlal etmeye çalıştığı gözlenmektedir.

Üretim seviyesini artıran ya da koruyan bazı işyerlerimizde, işverenin krizi bahane ederek işten çıkarma gibi uygulamalara gittiği görülmektedir. Bazı işverenler açık bir şekilde kriz fırsatçılığı yapmaktadırlar.

 

Üyelerimizin kriz döneminde, işyeri temsilcileri ile temasları sıklaşmakta ve sendikal süreçlere olan ilgileri artmaktadır. İşçilerin krizin yarattığı belirsizlik nedeniyle yöneldiği bu tutum, örgütlülüğümüzün güçlendirilmesi açısından değerlendirilmelidir.

 

 

3)Petrol-İş'in Krizin Sonuçları Karşısında Öne Çıkardığı Genel Talepler Nelerdir?

 

Hükümet, işverenler ve IMF'nin üzerinde uzlaşma sağlayacağı anlaşma; istihdamda esneklik dayatması, İşsizlik Sigorta Fonu'nun sermayenin kullanımına açılması, kıdem tazminatının kaldırılması, bölgesel asgari ücret sistemine geçilmesi, özelleştirmelerin hızlandırılması gibi uygulamaları içerecektir. Bu nedenle, IMF ile bir stand-by anlaşması imzalanmasına ve bu anlaşmanın krize çare olarak sunulmasına karşı çıkıyoruz.

 

Yaşanan krizin aşılması için geliştirilen hükümet politikalarının sermaye değil işçi sınıfı ve geniş halk kesimleri lehine oluşturulmasını talep ediyoruz.

Kriz karşısındaki politikaların en temelde  “sosyal koruma” ilkesine dayanması gerektiğine, son yıllarda iyice zayıflatılmış olan sosyal devlet uygulamalarının yeniden güçlendirilmesinin zorunluluğuna dikkat çekiyoruz.

 

Sermayenin kriz fırsatçılığına izin verilmemelidir. İşten çıkartmaların, işverenin  keyfi uygulaması olmaması gerektiğini düşünüyor, zor durumdaki işyerlerini inceleyecek hükümet ve işçi-işveren temsilcileri ile bilim insanlarının yer aldığı geniş katılımlı bir komisyonun oluşmasını talep ediyoruz. İşyerindeki kararların bu komisyonun ulaştığı sonuçlar doğrultusunda verilmesini istiyoruz.

 

Krizin faturasının işçilere kesilmesi girişimlerine karşı, kriz süresince işten çıkarma bir seçenek olmaktan çıkarılmalıdır. İşsizlik Sigortası Fonu kaynaklarının; fondan yapılacak işsizlik ödemeleri 2 yıla ve ödenek miktarı 1000 YTL'ye çıkarılarak, kriz süresince şu an 45 saat olan çalışma haftası 40 saate düşürülüp 5 saatlik kısmın karşılığı fondan ödenerek fonun gerçek sahipleri için kullanılmasını talep ediyoruz.

 

Durgunluğun etkisiyle daralan talebin canlandırılması için istihdamı teşvik edici uygulamalara öncelik verilmesi ve ücretlerdeki reel kayıpların önüne geçilmesini talep ediyoruz. Bu doğrultuda, asgari ücretin sefalet ücreti seviyesinden çıkartılıp en az 1000 YTL'ye çıkarılmasını gerektiğini düşünüyoruz. Benzer şekilde, gerçekleştirilecek vergi düzenlemeleri ile yaratılacak kaynaklarla, yoksullara “aile yardımı” adı altında doğrudan bir gelir aktarılmasını istiyoruz.

 

Üretimi teşvik eden politikaların benimsenmesi, ekonominin sağlıklı bir işleyişe kavuşması için zaruridir. Bunun için, üretimi artırıcı yatırımların teşvik edilmesini, kamu yatırımlarının artırılmasını, Gümrük Birliği'nden çıkılmasını, Dünya Ticaret Örgütü'nün dış ticaretimizi sınırlayıcı bazı şartlarının gözden geçirilmesini talep ediyoruz.

 

Krizden gerçek anlamda çıkış, yıllardır uygulanan ekonomi politikalarında köklü değişimle mümkündür. Tüketimin ihtiyaçlar doğrultusunda belirlendiği planlı bir üretim modelinin benimsenmesini, özelleştirmelerin hemen durdurulmasını, ÖİB'nin lağvedilmesini ve kamulaştırmaların gündeme getirilmesini, ekonomide yabancılaşmanın kontrol altına alınmasını istiyoruz.

 

Tüm bu uygulamaların, ülkemizin bir “sosyal devlet” kimliğine yeniden kavuşması ile mümkün olduğunu düşünüyoruz.

 

 

4)Petrol-İş Kriz Karşısında Emek Hareketinin Duruşuyla İlgili Nasıl Bir Yaklaşıma Sahiptir?

 

- Sendikamız, emekçiler açısından ağır sonuçların yaşandığı bu süreçte emek hareketinin en geniş birlikteliğinin oluşturulmasını mutlak bir gereklilik olarak görmektedir. Emek Platformu canlandırılamasa bile sendikaları ve diğer emek örgütlerini içine alan geniş bir emek hareketinin oluşturulması acil bir görevdir. Petrol-İş bu dönemde, öncelikle içinde yer aldığı konfederasyonumuz Türk-İş'in tüm gövdesiyle bu hareketin yaratılması için seferber edilmesi yönünde çaba harcayacaktır. Konfederasyonumuzun böylesi bir harekete katacağı güç tartışılmaz önemdedir.

 

- Türk-İş'in öncü bir tutum alması yönündeki girişimler, yakın zamanda; SGSS düzenlemesi, 1 Mayıs gibi konularda ortak tavır geliştirdiğimiz sendikalarla birlikte  sürdürülecektir. Bizim ve birlikte hareket ettiğimiz sendikaların çabaları yetmez ve Türk-İş istenen yönde harekete geçmezse de mücadelemiz, konfederasyon farkı gözetmeksizin benzer düşündüğümüz tüm emek örgütleriyle ortak platformlar oluşturarak devam edecektir.

 

-  Petrol-İş yerel düzeyde kriz karşıtı emek örgütlenmelerinin öncüsü olmaya, bu türden her türlü samimi çabaya destek vermeye devam edecektir. Sendikalar Birliği, Demokrasi Platformu yerel bileşenleri, Emek Meclisi vb. isimlerle yerel düzeyde oluşturulan emek inisiyatiflerinin etkili bir güce dönüşmesi, ortak eylemlere girişmesi bizim ilkesel olarak savunduğumuz ve sürdürdüğümüz bir politikadır.   

 

- Petrol-İş, krizin dolayısıyla işsizlik ve yoksulluğun siyasi faturasının, ülkemiz ekonomisinin bu noktaya gelmesinde payı olan tüm partilere çıkarılması gerektiğini düşünmektedir. Petrol-İş yerel seçimlerde bu doğrultuda bir tavır alacak ve sendikal hareketin bütününün bu yönde ortak tavır alması için üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirecektir.

  

 

5)İşyerlerimizde İşverenlerin Kriz Gerekçeli Taleplerine Nasıl Yaklaşıyoruz?

 

Örgütlü olduğumuz işyerlerinde işverenlerin kriz gerekçesiyle gündeme getirdikleri çeşitli talepler Petrol-İş olarak öncelikle şu temel ölçütler çerçevesinde değerlendirilecektir:

 

- İşten çıkartmanın kesinlikle  bir çözüm olarak getirilmemesi, istihdamın sürmesi

 

- İşyerinin gerçekten krizin sıkıntılarını yaşadığını gösteren mali verilerin, tabloların uzmanlarımızca ya da bağımsız denetçilerce incelenmesi ve bu yönde kanaat oluşması

 

- Alınacak önlemlerle ortaya çıkabilecek hak kayıplarının kriz koşulları ortadan kalktığında mutlaka telafi edileceğine dair işveren güvencesinin sağlanması

 

Bu ölçütler çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu işverenin getirdiği talepler kabul edilebilir bulunursa bunların yürürlüğe girmesi, mutlaka işyerindeki üyelerimizle paylaşılarak ve onların rızası ve katılımı sağlanarak gerçekleştirilecektir. Bu türden uygulamaların yazılı protokollere bağlanması ve bu metinlerin de genel merkez yönetimi tarafından imzalanması esas olacaktır. 

 

 

 

                                                      

 Petrol-İş Sendikası

 Merkez Yönetim Kurulu