08.06.2010

 BASIN AÇIKLAMASI...BASIN AÇIKLAMASI...

 

PETROL-İŞ BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ:

 

Hükümetin, “İşsizlikle Mücadele Stratejisi”

 paketi emekçiler için değil,  yine sermayeye teşvik paketidir

 

“Ülkemizde işsizlik kalıcı hale gelirken istihdam yaratmayan büyüme, Hükümetin tercihi ve ekonomimizin yapısal bir özelliği haline gelmiştir. Krizin yükünü emekçiler çekerken, büyük sermaye grupları üretimi giderek daha az sayıda işçiyle yürütür olmuştur. Kamu kaynaklarının sermaye yerine işçiye, memura, küçük üreticiye aktarılması gereken bu dönemde, Hükümetin İşsizlikle Mücadele Stratejisi adı altında hazırlanan tedbirler paketinin doğrudan çalışanlara dönük önermeler içermediği gözlenmektedir.”

 

Petrol-İş Sendikası, 26 Dönem, 8'inci BAŞKANLAR KURULU, 7 HAZİRAN 2010 tarihinde İSTANBUL’da sendika genel merkezinde  toplanarak yurt ve dünya gündemi ile örgütsel sorunları değerlendirdi. Yapılan toplantıların ardından çeşitli kararlar alındı. BAŞKANLAR KURULU, bu toplantıda kararlaştırılan hedeflerini ve amaçlarını aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur:

 

“Başkanlar Kurulumuz, Zonguldak’ta TTK’ya ait Karadon Maden Ocağında taşeron firma adına çalışan 30 madencimizin 17 Mayıs’ta, önlenebilecek bir grizu patlaması sonucu hayatını kaybettiği günlerin ardından toplanıyor. Özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarının yarattığı “piyasa terörü” ve bunun yol açtığı can kayıpları, Hükümet sözcülerinin iddia ettiği gibi “kader” değildir. İhmali ve denetimsizliği çaresizlikle kabul eden bu anlayışı reddediyor ve olayda ihmali bulunan tüm yetkilileri şiddetle kınıyoruz. Madencilerimizin ailerine bir kez daha bu vesileyle başsağlığı diliyoruz.

 

Yine 31 Mayıs’ta, İsrail’in tüm evrensel hukuk kurallarını çiğneyerek abluka altına aldığı Filistin’in Gazze bölgesine yardım götüren filodaki her milletten gönüllü arasındaki 9 yurttaşımızı katletmesini de nefretle karşılıyoruz. Uzun yıllardır emperyalizmin Ortadoğu taşeronu olarak hareket eden haydut devlet İsrail ile derhal tüm ilişkiler kesilmelidir. İsrail’e karşı sözde değil, gerçek bir tavır alış için ikili anlaşmalar iptal edilmeli, askeri ve siyasi ilişkiler kesilmeli ve diplomatik ilişkiler en alt seviyeye indirilmelidir.Bu arada İskenderun'da 6 askerimizin şehit edilmesi, Muğla'da üniversite öğrencisi Şerzan Kurt'un vurularak öldürülmesi ve son günlerde giderek artan şiddet ve çatışma ortamı Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümünü güçleştirmektedir. Başkanlar Kurulumuz, daha önce defalarca dile getirdiği gibi, bu sorunun, ülke bütünlüğünden taviz vermeden, ancak demokrasiyi, barışı, kardeşliği, eşit ve adil bir şekilde, özgürlükleri temel alan politikalarla çözülebileceğini tekrar etmektedir.

 

Anayasa paketi çalışanlara bir hak getirmiyor

Başkanlar Kurulumuz, 12 Eylül cuntasının toplumumuza zorla dayattığı darbe dönemi Anayasasını reddetmekte ve anayasaların toplumsal mutabakatla hazırlanması gerektiğini savunmaktadır. Ancak, AKP hükümeti tarafından bütünüyle kendi kısa vadeli çıkarlarını gözeterek ve bütün uzlaşma gayretlerini reddederek, Meclisteki çoğunluğuna dayanarak çıkarttığı değişiklik paketi, özgürlükçü bir taslak olmaktan çok uzaktır. Çalışma yaşamını demokratikleştirmeyen, sendikal özgürlükleri genişletmeyen, grev yasaklarını ortadan kaldırmayan, TİS hakkını hala kamu emekçilerine vermeyen, seçim barajlarını muhafaza eden, parti kapatmaları, HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısını belirleme gücünü bir kesimden alıp en büyük partiye devreden anlayışa kanmayacağız. Bu nedenle Petrol-İş Başkanlar Kurulu, tüm üyelerini ve emekçileri referandumda “Hayır” oyu kullanmaya davet etmekte ve sendikalar için, partiler için, üniversiteler için eşitlikçi, özgürlükçü, demokrasiyi bütün kurallarıyla uygulatacak ve toplumsal uzlaşı ile hazırlanacak yeni bir anayasa talebini öne sürmektedir.

 

Teşvikler yine büyük sermayeye

Ülkemizde işsizlik kalıcı hale gelirken istihdam yaratmayan büyüme, Hükümetin tercihi ve ekonomimizin yapısal bir özelliği haline gelmiştir. Krizin yükünü emekçiler çekerken, büyük sermaye grupları üretimi giderek daha az sayıda işçiyle yürütür olmuştur. Kamu kaynaklarının sermaye yerine işçiye, memura, küçük üreticiye aktarılması gereken bu dönemde, Hükümetin İşsizlikle Mücadele Stratejisi adı altında hazırlanan tedbirler paketinin doğrudan çalışanlara dönük önermeler içermediği gözlenmektedir. Gelinen noktada, büyük sermaye çevrelerinin karlarını dizginlemeyen, yoksulluk ve işsizlikle gerçek anlamda mücadele etmeyen, işsizlik sigortasını yaygınlaştırmayan, kıdem tazminatlarına ve ikramiyelere konan tavanı kaldırmayan, küçük çiftçi için tarım destek kredilerini arttırmayan anlayışlar iflas etmeye mahkumdur. Emekçilerin çıkarlarını esas almayan ekonomik modelleri şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da reddedeceğimizi bir kez daha beyan ederiz.

 

Konfederasyonlar yanlışlarından bir an önce geri dönmeli

Sendikaların ve işçi sınıfı dostlarının yıllardır azim ve kararlılıkla talep ettiği Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarına AKP hükümeti yıllardır emniyetin bütün kuvvetlerini seferber ederek gazla, copla, tazyikli suyla cevap veriyordu. 2010 yılında, önce Tekel işçilerinin Ankara direnişi, ardından toplumsal havanın değişmesi ve 6 konfederasyonun kararlı tutumları karşısında pes ederek bu yıl Taksim’i resmi kutlama için açmak zorunda kaldı ve böylece 32 yıllık yasak sona ermiş oldu. Alan güvenliğinin bütünüyle sendikalar tarafından alındığı kutlamalarda en küçük bir olayın bile olmaması bugüne kadar yetkililerin iddia ettiği bütün provokasyon söyleminin boşa çıkmasını sağladı ve asıl provokatörlerin bayramımızda emeğin sesini kısmaya çalışanlar olduğunu göstermiştir. 1 Mayıs’ta tüm Türkiye’de eşitlik, sosyal adalet, demokrasi talebiyle alanlara çıkan ve gittikçe direniş azmi yükselen işçi sınıfımız ne yazık ki, sendikal önderliklerden dolayı hayal kırıklığı yaşamaktadır. Tekel direnişi devam ederken, 22 Şubat’ta Türk-İş, Disk, Kesk ve Kamu-Sen tarafından alınan 26 Mayıs’ta iş bırakma kararının ardında Kesk dışında hiçbir konfederasyon durmadı. Kendi aldığı kararı hiçe sayanlar, kendi kararını hayata geçirmek için hiçbir çalışma yapmayanlar, üyelerinin ve kamuoyunun sendikalara olan güvenini daha da azaltanlar, sendikaların güçsüzleşmesine sebep olanlar, Tekel direnişinde sendikaların birliği için gerekenleri yapmayanlar büyük bir vebal altında kalmışlardır ve henüz vakit varken bir ön önce kendilerine gelmeli, işçi sınıfı saflarına geri dönmelidirler.

 

Taşeronlaştırmaya karşı mücadelemiz sürecek

Yıllardır sendikamızın da ana mücadele maddelerinden biri olan taşeron ve müteahhit işçiliği, özellikle madenlerde ve tersanelerde meydana gelen ölümlü iş kazaları sonucunda giderek daha fazla görünür olmaya başlamış ve merkezi siyasetin de gündemine girmiştir. Ucuz, örgütsüz, güvencesiz ve esnek işgücü elde etmek için kullanılan taşeron sistemini ortadan kaldırmak üzere diğer sendikalar ve emek güçleriyle birlikte ortak politika ve mücadele stratejisi geliştirmek sendikal hareketin görevidir ve Petrol-İş bu konuda üzerine düşen sorumlulukla hareket edecektir.

Bir yılını dolduran ve ülkemiz sendikal hareketi için pek çok ilk uygulamayı içeren “Sendikalı Ol” kampanyamız örgütümüzün beklentilerine uygun olarak devam etmektedir. Örgütümüzün değişmez ana gündem maddesi olan örgütlenme faaliyetleri, ülkemizde örgütsüz tek bir işçi kalmayana, Petrol-İş ülkemizin en etkili sendikası olana kadar devam edecektir. Bu kapsamda, sendikamızın 60. yıl kuruluş kutlamaları ile Genel Temsilciler Kurulumuz aynı tarihlerde yapılacak ve bu etkinliğimiz Petrol-İş’in örgütlenme hamlesine bir katkı daha sunacaktır. Sömürülen ve ezilen yoksulların örgütü Petrol-İş Sendikasının Başkanlar Kurulu işçisiyle işsiziyle, emeklisiyle, kadın erkek tüm emekçilerle birlikte sermayeye karşı ortak mücadele yollarının bulunması, siyasete müdahil olunması ve üyelerimizin siyaset yapma tarzının emekçiler lehine değişmesi için elinden gelen her şeyi yapacağını bir kez daha beyan eder.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Başkanlar Kurulu adına

Mustafa ÖZTAŞKIN

Genel Başkan