24.10.2008
Petrol-İş GENİŞLETİLMİŞ BAŞKANLAR KURULU 23 Ekim 2008 tarihinde ÇANAKKALE’de toplanarak yurt ve dünya gündemi ile örgütsel sorunları değerlendirdi. Yapılan toplantıların ardından çeşitli kararlar alındı. Bu doğrultuda, Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, toplantılarda kararlaştırılan hedeflerini ve amaçlarını aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur.
Tüm dünya ülkelerini birbiri ardı sıra etkileyen büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. Kapitalizmin en gelişkin ülkelerinde açıklanan ve boyutu trilyonlarca doları bulan paketlere rağmen krize sağlam ve kalıcı bir çözüm bulunamıyor. Son kırk yıldır sermaye sözcüleri tarafından ekonominin reçetesi olarak öne sürülen tüm tezlerin çöktüğünü görüyoruz. Bugüne dek en değerli kamu işletmelerimizi özelleştirip elden çıkartanların Türkiye’ye ne kadar büyük kötülükler yaptığı kanıtlanmış oldu. Bu kriz bir kez daha gösterdi ki, kapitalizmin genel kuralı bütün karlı alanların özelleştirilmesi, zarar edenlerin ise kamulaştırılması, yani sermaye sahiplerinin yanlışlarının halka ödetilmesidir.
Genişletilmiş Başkanlar Kurulumuz, ülkemize de yansıması kaçınılmaz olan krizin bedelinin asla emekçilere ödetilemeyeceği konusunda kararlıdır. Daha krizin sözünün edilmeye başlanmasıyla birlikte bütün sermaye gruplarının gözlerini işçilerin kıdem tazminatına ve işsizlik sigortası fonuna dikmiş olmaları kabul edilemez. Çalışanlar sayesinde üretimi ve geliri sürekli artan işletmeler, krizi fırsat bilerek esnek üretim, istihdam daralması ve ücretlerin baskı altına alınması gibi politikalar izlememelidirler.
Konfederasyonumuz Türk-İş’ten bu kriz döneminde aktif bir tutum alması çağrısında bulunuyoruz. Sürekli olarak fedakarlık istenen kesim işçi sınıfı ve emeğiyle geçinenler olmamalıdır. Örgütlenme özgürlüğü konusunda bizleri dinlemeyenler, demokrasiyi güçlendirmeyenler, emekçilere uygun bir anayasa çağrısına kulak tıkayanlar, ekonomideki ilk sallantıda bütün faturayı işçilerin sırtına yıkmaya çalışıyorlar. Petrol-İş olarak kamu yararını ve emekçi halkın çıkarını merkeze almayan, ülke kaynaklarının ve gelirlerin adil bölüşümünü esas almayan, emekçilerin yaşamını kolaylaştırmayı hedeflemeyen hiçbir politikayı kabul etmeyeceğimizi belirtiyoruz. Emek Platformu ve konfederasyonumuz Türk-İş, kapsamlı bir mücadele programı için öncülük etmelidir. Böyle bir mücadele programı gündeme alınmadığı takdirde, sendikamız, bu doğrultuda bir mücadele cephesi örmek için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.
Yine aynı doğrultuda sendikalar ve emek örgütleri arasında birlik sağlanması ve daha somut durumlar için emekçilerin taleplerinin kabul ettirilmesi için bu kriz bir fırsat olabilecektir. Petrol-İş olarak önümüzdeki yerel seçimler dahil tüm olanaklar değerlendirilmeli, gerçekçi ve sonuç alıcı tavırlar içinde sürece müdahale edilmelidir.
2009 yılında başlayacak kamu toplu iş sözleşmelerinde en büyük işçi örgütü olan konfederasyonumuz Türk-İş’e büyük görevler düşmektedir. Türk-İş Hükümetle yapacağı genel anlaşma protokolünde kazanılmış hakları korumalı, bütün ücret dengesizliklerini giderecek öneriler getirmeli, enflasyon ve refah payları gözetilerek bir ücret tespiti istemeli, esneklik içeren maddeleri reddetmeli, bölgesel asgari ücret benzeri ayrımcılıklar kabul edilmemeli ve kesinlikle her sendikanın kendi işyerlerindeki sorunlarına özel talepte bulunmasının önünü kesmemelidir. Kıdem tazminatlarına ve işsizlik fonuna ilişkin sendikaların yaklaşımları da değerlendirmeye alınmalıdır. İşletmelerde alt işveren uygulamaları son bulmalı talebimiz de protokolde yer almalıdır. Ayrıca sözleşme döneminin mutlaka yerel seçimlerden önce sonuçlandırılması hedeflenmelidir.
Emperyalist müdahalelerin ortasında yer alan ülkemizde toplumsal sorunlar ve her yana yayılan şiddet olayları tırmanıyor. Türk ve Kürt kökenli yurttaşlarımız arasında nifak tohumları saçmaya çalışanların bu heveslerinin kursaklarında kalacağını hatırlatıyoruz. Ülkemizdeki bütün sorunlar, şiddete ve emperyalist odaklara bel bağlamadan, ülkemizin bütünlüğünden taviz vermeden ve mutlaka demokrasiyi, barışı ve kardeşliği esas alan bir politika izlenmelidir. Yoksul emekçi halkımızın çıkarı, şiddetin ortadan kalktığı, barışın ve huzurun sağlandığı bir ülkededir.
Ülkemizi aylardır meşgul eden “Ergenekon” davasının mahkeme süreci 20 Ekim 2008 tarihinde başladı. Soruşturma esnasında yaşanan kimi hukuksuz tutumların yanısıra, ülkenin bir kaostan çıkartılıp diğerine savrulmasına yol açma ihtimaline karşı emek örgütlerinin uyanık olması gerekmektedir. Türkiye elbette çetelerden hesap sormalıdır. Bu anlamda, hak arama mücadelesinin önüne geçmek için işçi örgütlerinin kapısına kilit vuran, yüz binlerce insanı cezaevine atan ve insan haklarının her gün ihlal edildiği ve bugün ülkemizde yaşanan kaosun en büyük yaratıcısı olan 1980 darbesine ulaşmadan ve faili meçhul cinayetler aydınlatılmadan bu davada bir samimiyet görmeyeceğiz. AKP’nin Ergenekon hamlesinin ayrımsız bir demokrasi talebinden değil kendisine karşı başlatılan soruşturmalara bir cevap niteliği taşıdığı görüşü daha yaygındır. AKP’nin gittikçe sıkıştığı durumda seçim kazanma niyetiyle yaptığı hesapların ülkemizi yıkıma sürüklemesine izin verilmemelidir.
Petrol-İş işkolunda örgütsüz bulunan bütün işçileri örgütlemeye her zaman çok büyük gayretler sarf etmiş bir sendikadır. Bu dönemde de örgütlenme konusu, yaşanan güçlükler ne olursa olsun gündeminin en ön sırasında bulunacaktır. Petrol-İş, temel bir insan hakkı olan sendikalaşma hakkının yaşama geçirilmesi için yeni, özgün ve sistemli çalışmalarla yoluna devam edecektir. Unutulmamalı ki krizden en az zararla çıkmanın yolu örgütlü mücadeleden geçer. Bu nedenle, örgütsüz bütün işçileri, sendikalara üye olmaya davet ediyoruz.
Sömürülen ve ezilen yoksulların örgütü Petrol-İş sendikasının Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, işçisiyle işsiziyle, emeklisiyle, kadın erkek tüm emekçilerle birlikte sermayeye karşı ortak mücadele yollarının bulunması için elinden gelen her şeyi yapacağını bir kez daha beyan eder.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu adına Genel Başkan Mustafa ÖZTAŞKIN
|