SANAYİMİZİN İTİCİ GÜCÜ OLAN PETKİM'E SAHİP ÇIKALIM!
Günümüzde 700 milyar dolar değerinde bir pazara sahip olan petrokimya sanayisi, dünya kimyasal ürünler pazarının % 30'unu, toplam ticaret hacminin ise % 8'ini oluşturmaktadır. Genç bir sanayi dalı olan petrokimya sanayisi, hızla büyüyen ve yüksek katma değer yaratarak, ekonominin gelişmesine önemli katkı sağlayan bir üretim alanıdır.
Türkiye de, petrokimya sanayisine gelişmiş sanayi ülkeleriyle hemen hemen aynı dönemde girmiştir. Sanayileşme ve kalkınmanın itici gücü olarak kabul edilmiş ve 1965 yılında TPAO'nun öncülüğünde İzmit/Yarımca'da, 1. Petrokimya kompleksi/PETKİM kurulmuştur. Zamanla artan talebi karşılamak amacıyla, 1985 yılında İzmir/Aliağa'da 2. Petrokimya tesisi kurularak devreye alınmıştır.
Petkim, Türkiye'de tek başına petrokimya sanayisini temsil etmektedir. 1990'lara kadar yurtiçi talebin % 70'ini karşılarken, 11.09.1987 yılında özelleştirme kapsamına alınması nedeniyle, büyük kapasiteli, yeni tesislerin kurulması, Petkim'in tüm çabalarına rağmen engellenmiştir.
Tüm bu olumsuz uygulama ve yaklaşımlara rağmen Petkim, toplam 3.595 kişi olan yetişmiş ve nitelikli çalışanı ile dünya standartlarındaki ürün kalitesini koruyarak, üretimine ve tevsii yatırımlarına devam etmiştir.
Petkim neden apar topar satılmak isteniyor? İktidara geldiklerinden beri, Türkiye'deki toplumun birikimi olan tüm varlıkları “satılık” olarak gören AKP Hükümeti, seçim ortamına girilen bu süreçte; enerji özelleştirmeleri, Halkbank, Tekel fabrikalarının satışı ve Sosyal Güvenlik Reformu gibi seçim tartışmalarında kendilerine karşı kullanılabilecek uygulamaları seçim sonrasına ertelerken, Petkim konusunda farklı bir tutum sergilemiştir.
16 Mart 2007 tarihinde, apar topar Petkim'in özelleştirmesi için ihale ilanı verilmiştir.
Yani, Petkim'de üretimin devamlılığının sağlanması, yeni yatırımların yapılması, dolayısıyla, istihdamın korunması ve yeni istihdamın yaratılması gözetilmemektedir. Alıcı firmaların, sadece toplam öz sermayelerinin 150 milyon dolar, toplam varlıklarının ise 200 milyon dolar olması yeterli finansman kriteri olarak görülmektedir. Oysa Petkim'in öz sermayesi, 1 milyar doların üzerinde olup, toplam varlıklarının değeri 1,3 milyar dolardır. Bu değerler, ihale ilanındaki finansman kriterlerinin 6,5-7 katı kadar büyüklüktedir. Petrokimya sektöründe uzmanlaşmış ve güçlü bir finansal etkinliğe sahip olan dev sanayi kuruluşumuz Petkim'i, finansal ve teknik performansı yetersiz herhangi bir özel şirket ele geçirecektir.
Nisan 2005 tarihinde, Petkim'in % 34'lük kamu payı halka arz edilmiş, bu hisselerin % 24'lük kısmı ise yabancılara satılmıştır. Ayrıca, Türkiye'de Petkim gibi geniş bir ürün yelpazesinde üretim yapan entegre yapının gerektirdiği sermaye birikimi, bilgi, tecrübe ve teknolojik yeterliliğe sahip bir özel firma bulunmamaktadır. Avrupa pazarlarında ise bu ürünlerde, doygunluk ve arz fazlası bulunmaktadır. Kendi dönemlerinde uygulanan özelleştirmelerde ısrarla Arap/Körfez sermayesine olanak sunan siyasi iktidar, bu kez de bu tür sermaye gruplarının Petkim'i ele geçirmeleri için gereken tüm kolaylığı sunacaktır.
Petkim; plastik, kauçuk, lastik, tekstil, ambalaj ve kimya gibi katma değer ve istihdam yaratan sanayilerin gelişmesine öncülük yapmıştır. Geçmişte plastik ticareti, İstanbul merkezli az sayıda firma tarafından ve ithalata dayalı olarak yapılırken, Petkim'in kurulmasıyla plastik üretim ve ticareti Anadolu'ya yayılmıştır.
Türkiye'de, 5-6 bin dolayında ve çeşitli büyüklüklerde plastik-kauçuk firmaları bulunmaktadır. Bunların % 85-90'ı yurtiçi tüketime yönelik üretim yapan küçük ve orta boy işletmeler olup, ham maddelerini Petkim'den temin etmektedirler. Petrokimyasalların üretiminde tek kuruluş olan Petkim, kamusal niteliğini kullanarak, KOBİ'lerin hammaddeye ucuz ve kolay ulaşmalarını sağlamaktadır.
Petkim'in özelleştirilmesi durumunda, petrokimya sektöründe denetim ve kontrol özel şirkete geçecektir. Petrokimya ürünlerinin üretim miktarı, bileşimi ve fiyatları özel kesimin kar eğilimine göre belirlenecektir. Bu durumdan petrokimyasal ürünlerinin kullanıcıları ve ekonominin dinamikleri olan KOBİ'ler ve tüketiciler zarar görecektir.
Petkim'in; 14 adet ana üretim fabrikası, 8 adet yardımcı işletmesi ve 150 milyon m3 hacminde bir barajı bulunmaktadır. Petkim, iskele ve rıhtımı olan gelişmiş limanı ile hizmet vermekte ve 20 km2'lik faaliyet alanına, ticaret merkezlerine ve yurtiçi pazara ulaşımı sağlayan karayolu, demiryolu gibi büyük altyapı olanaklarına sahiptir. Geniş altyapıya sahip olan Petkim'in, yeniden kuruluş değeri 4-5 milyar dolardır. Değerinin altında satılarak, devlet gelir kaybına uğrayacaktır.
Ayrıca, petrokimya sektöründe 5. büyük pazar konumunda ve büyük bir nüfusa sahip olan ülkemiz, petrokimyasalların üreticisi olan ülkeler ve şirketler için cazip bir pazardır. Alıcı firmanın, Petkim'in altyapı olanaklarını kullanarak, üretim yapmak yerine bu tesisleri, ithal kimyasal maddelerin ticaretinin yapıldığı tank çiftliği haline getireceği endişesi taşımaktayız.
AKP iktidarı, Nisan 2005 tarihinde Petkim'in % 34'lük kamu payının halka arzından sağladığı 267 milyon doları, Petkim'e aktarması gerekirken, borç ödemesinde kullanılması için Hazine'ye aktarmıştır. Bu blok satıştan gelecek meblağ da seçim kaynağı olarak kullanılacaktır. Aynı zamanda, Petkim'in ihale ilanı ile IMF'ye ve uluslararası finans çevrelerine özelleştirmelere devam edildiğinin mesajı verilmektedir.
Petkim; 2006 yılında, pazar payını artıracak olan 437 milyon dolar değerindeki yatırımlarını tamamlamıştır.
PETKİM, yatırım ve personel harcamaları dahil tüm giderlerini kendi özkaynaklarıyla sağlayan ve devlete hiçbir yükü olmayan, güçlü bir sanayi kuruluşumuzdur. Türkiye sanayinin itici gücü olan Petkim'in yeni tesisler kurma gücü bulunmaktadır. Türkiye'nin yeni Petkim'lere ihtiyacı vardır.
ÜRETİMİN MEŞALESİ SÖNMESİN!
Saygılarımızla. Petrol-İş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu adına Mustafa Öztaşkın Genel Başkan
|