TÜPRAŞ DEVREDİLİYOR
TÜRKİYE KAYBETTİ, TÜPRAŞ
İŞÇİSİ KAYBETMEYECEK!
26.01.2006
Artık Tüpraş devrediliyor. Petrol-İş
Sendikası üyeleri ise ev sahibinin kim olduğunu, davetsiz
misafirlerine ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak için bugünden
itibaren fabrikasına çekiliyor. İşbaşı ve dolum yapmayacak olan
Tüpraş işçisi gece de Tüpraş’ta kalarak, bu devir işlemine karşı
demokratik tepkisini gösteriyor.
Petrol-İş Sendikası, üyeleriyle
beraber, yıllardır süren bir mücadele verdi. Tüpraş işçisi
özelleştirme gündemde olduğu günden beri bıkmadan, usanmadan toplumu
uyardı. Ülkesine ve emeğine ihanet etmeyerek, Tüpraş’a hatta sadece
Tüpraş’a da değil ülkesinin tüm zenginliklerine ve geleceğine sahip
çıktı.
Petrol-İş Sendikası ve üyeleri;
-
Irak’ın işgali, Irak petrollerinin
özelleştirilmesidir tespitini yaparak dünya çapında yürütülen
kanlı bir saldırıya işaret etti. “Bir özelleştirme harekatı:
Irak” derken bu işgalin Türkiye’ye de ulaşacağının işaretlerini
verdi. Türkiye’nin Telekom’unu, Erdemir’ini, Tekel’ini,
Tüpraş’ını ve diğer kamu kuruluşlarını kaybedebileceğini anlattı
ve maalesef tüm dedikleri bir bir çıktı. Türkiye ekonomik
değerlerini, zenginliklerini birer birer kaybetti hem de
Irak’taki gibi bir savaşa bile gerek kalmadan, ihaleler yoluyla
kaybetti. Artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin elinde üreten
tek bir kuruluşu bile kalmamak üzere…
-
2003 yılında Tüpraş’ın nasıl
peşkeş çekildiğini, son ihaleyle birlikte, tüm ülkeye ispatladı
ama yetmedi.
-
Tüpraş’ın devlete sağladığı gelir
ile IMF borcunu kapatarak Türkiye’nin boynuna geçirilmiş olan
esaret zincirini kırıp atabileceğini anlattı, dinleyen olmadı.
-
Kar eden Tüpraş’ın borçlu bir
şirket tarafından ele geçirileceğini ve bunun zararını halkın
ödeyeceğini, geçmişteki örneklerini göstererek izah etti fakat
kaygısız kalındı.
-
Halkın %73’ünün Tüpraş gibi karlı
kuruluşların satışına karşı olduğunu tespit etti ve bu satışın
sorumlularını uyardı ama halka rağmen halkın malını satanlar
inadından vazgeçmedi.
-
Sami Ofer’in ve yakın dostu olan
hükümet üyeleri ile özelleştirmeden sorumlu bürokratların,
Tüpraş üzerinden nasıl bir operasyon yaptıklarını tüm Türkiye’ye
duyurmasıyla birlikte, Türkiye çalkalandı ve bu işlemleri
gerçekleştiren bürokratların yargılanmasının yolu açıldı fakat
Türkiye çoktan derin bir uykuya yatırıldığı için bu gerçekler de
görmezden gelindi.
-
Türkiye’nin bugün yürüdüğü yoldan
yıllar önce yürüyen ve 2002 yılında batarak iflasını ilan eden
bir ülke olan Arjantin’in yaşadığı felaketi Türkiye’ye taşıdı,
bu yoldan dönülmesi gerektiğini bir kez daha ispatladı fakat
duyarsızlığın kuşattığı bir ülke için bu da bir anlam ifade
etmedi.
-
Petrol-İş Sendikası ve üyeleri
bıkmadı, pes etmedi; “herkesin bu iş bitti” dediği yerde, “biz
daha ölmedik, umutsuzluğa gömülmedik” diyerek memleket nöbeti
çadırlarını kurdu. Sessizliğin ortasında ülkede sesini yükselten
bir odak oldu. Türkiye’de özelleştirme, yolsuzluk, peşkeş ne
zaman gündeme gelse Petrol-İş Sendikası da mücadelesi ile
gündeme geldi. Gazeteler “İyi ki Petrol-İş Var” diye yazmak
zorunda kaldı.
-
Tüpraş işçisi özveriyle çalıştı,
emek verdi Tüpraş’ı Türkiye’nin en büyük şirketi yaptı.
Gazeteler bu sefer de “Tüpraş Şampiyon” başlıkları attı ama
“şampiyon neden satılıyor” diye sorduğunda ise hiç kimse haklı
bir neden bulamadı. Petrol-İş Sendikası Türkiye’nin vicdanı
oldu.
-
Sesi kısılmaya, gerçeklerin üstü
ne kadar kapatılmaya çalışılsa da Petrol-İş Sendikası ve Tüpraş
işçisi halka ulaşmanın hep bir yolunu buldu. Yüz binlerce broşür
bastırıp dağıttı, yüz binlerce afişle Türkiye’nin dört bir
yanını donattı. Radyolarda, televizyonlarda, gazetelerde tüm
imkanlarını zorlayarak kendisine yer açtı ve Türkiye’nin nasıl
bir ihanete uğradığını anlattı. İşyerlerinde toplumu ve bu
satışın sorumlularını uyarmak amacıyla birçok eylem
gerçekleştirdi. Bu sayede daha birkaç yıl önce “satın devletin
sırtındaki kamburları” diyen toplum yapısından bugün, “Tüpraş
gibi karlı kamu kuruluşlar satılmamalıdır” diyen bir toplum
yapısına gelindi. Fakat yetmedi, çünkü toplum ne dediğimizi,
neyin mücadelesini verdiğimizi geçte olsa anladı ancak bizimki
gibi yani Petrol-İş Sendikası gibi bir örgüte sahip olmadığı
için organize olamadı ve tek başına kalmış insanlarımız bu
gidişata evinde, kendi kendine, isyan etmekle yetinmek zorunda
kaldı.
Bunca çabaya rağmen Tüpraş artık
devrediliyor ama bu devir her şeyin sonu değil daha yürünecek
yolumuz, söyleyecek sözümüz var. “Tüpraş, yargı süreci devam ederken
devredilemez” uyarılarını yapmamıza rağmen bize kulak asmayanlara,
bir hayat dersi daha vermenin zamanı geldi. Tüpraş için yargıda
verdiği mücadeleyi daha önce kazanmış olan Petrol-İş Sendikası
üyeleri olarak, bugün tüm Türkiye’ye ilan ediyoruz ki; yargı süreci
lehimize bir sonuç verir ve Tüpraş’ın satışı iptal edilirse,
Petrol-İş Sendikası ve Tüpraş işçisi fabrikasını söke söke geri alır
ve bu yargı kararını uygulatır.
Çünkü; Petrol-İş Sendikası’nın
üyelerini, Tüpraş işçilerini hiçbir kuvvet yasalara aykırı
yöntemlerle özelleştirilmiş bir işletmede çalıştıramaz. Mahkeme
Tüpraş’ın satışına geçit vermediği gün, halkın malı halka tekrar
geri döner. Yargı satışın iptaline karar verir ise, Tüpraş işçisinin
sendikası ile bütünleşmiş gücü, Tüpraş’ın kamuya dönmesinin teminatı
olacaktır.
Bugün iş yerlerimizden Türkiye’ye bir
kez daha sesleniyor, bir gerçeğin altını bir kez daha önemle
çiziyoruz. Tüpraş devrediliyor ve Türkiye kaybediyor ama
unutulmasın ki Tüpraş işçisi, Petrol-İş Sendikası Tüpraş’ta asla ve
asla kaybetmeyecektir. Tüpraş işçisi ne örgütlü gücünü ne de
kazanılmış haklarını kesinlikle kaybetmeyecektir. Bugünden
uyarıyoruz; Petrol-İş Sendikası üyesine dokunmaya kalkanın eli
yanar. Şimdiye dek tüm söylediklerimiz doğru çıktı, Tüpraş’a talip
olanlar bu sözümüzün de doğruluğundan şüphe duymasınlar.
Çünkü birlik olanlar daima güçlüdür ve
direnenler asla yenilmezler.
Bu söz Petrol-İş Sendikası’nın
sözüdür, bilen bilir, bilmeyen ise çok yakında öğrenir!
Saygılarımızla
Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu Adına
Mustafa ÖZTAŞKIN
Genel Başkan
|