EMEKÇİLERİ TRİBÜNDEN SAHAYA ÇAĞIRAN ECEVİT’İN ANISI ÖNÜNDE SAYGIYLA EĞİLİYORUZ!

İşçi sınıfı, sendikal harekete katkılarını unutmayacak!

 06.11.2006

 

DSP’nin Onursal Genel Başkanı, siyaset dünyamızın efsane ismi, Kıbrıs Barış Harekatı’nın mimarı, Eski Başbakan Bülent Ecevit’in vefatı, merkez yönetim kurulumuzda, üyelerimizde ve örgütümüzde derin bir üzüntü yaratmıştır. Ecevit’e Allah’tan rahmet, DSP camiasına, ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Dürüst politikacı kimliği ile rakiplerinin dahi büyük takdirini kazanan, ömrünü ülkesine, ulusuna hizmet yolunda harcayan Ecevit’in, politik yaşamının daha ilk yıllarında, emekçilerden yana, çalışma yaşamı ile ilgili yasaların çıkarılması, Türkiye sendikal hareketinin gelişmesi için verdiği büyük çabalar unutulmayacaktır. İşçi sınıfı, grev ve toplu sözleşme hakkına, 1963 yılında Ecevit’in Çalışma Bakanlığı döneminde çıkarılan 274 sayılı Sendikalar Yasası ile 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasaları ile kavuşmuştur. Sendikalara noter kanalıyla üye olma zorunluluğunun bulunmadığı, işsiz kalma durumunda da üyeliğin sürdüğü, ortaya çıkan yetki ihtilaflarının referandum, irade beyanı ya da durum tespiti adı verilen mekanizmalarla çözülmesine olanak sağlayan bu yasaların 12 Eylül döneminde rafa kaldırılması ise sendikal hareket için bir kayıp olmuştur.

 

Sendikamızın 6-9 Eylül 1980 tarihinde yapılan 17. Genel Kurulu’nu onurlandıran Sayın Ecevit, 1947 yılında çıkarılan ve sendikaların siyasi partilerle organik bağ kurmalarını yasaklayan Yasa’ya atıfta bulunarak şöyle diyordu: “Siyasi partilerin işçi örgütleri ile organik ilişki kurmalarının yasaklandığı Türkiye’den başka bir demokratik ülke daha bilmiyorum. Demek ki bir yandan halk kitleleri tribünlerde pasif seyirci durumunda tutuluyor. Bir yandan da onların temsilcileri olması gereken siyasi partilerin o halk kitleleri ile ilişkileri, temasları asgari ölçüde tutuluyor, organik bağları ise hemen tümü ile önleniyor. Toplum tribünde seyirci, partiler de sahada oyuncu durumunda olursa yalnızca partilerle politikacılar soyunup sahaya çıkar halk da tribünlerde seyirci gibi kalırsa demokrasi gerçeklik kazanamaz. Demokrasinin böyle sanıldığı, böyle uygulandığı bir ülkede siyaset giderek çirkin ve anlamsız bir oyuna dönüşür, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi… Sonuç vermeyen kavgalı, gürültülü bir çekişmeye dönüşür yine tıpkı bizde olduğu gibi. Sonunda korkarım biri çıkar düdüğü çalar “oyun bitti herkes evine” der ve bir anlamsız oyuna dönüşen demokrasi de böylece sona erer. Petrol-İş Kongresi’ne, izninizle, tribündeki işçileri sahaya çağırmak için geldim. Demokrasi sahasında, demokrasinin sağlıklı kuralları içinde siyasal sürece daha aktif katkıda bulunmaya çağırmaya geldim. Yalnız petrol işçilerini değil, demokrasiyi benimsemiş bütün işçileri çağırmaya geldim.” Ecevit’in bu sözleri bizlere verdiği en büyük demokrasi dersi olmuştur.  Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

 

PETROL-İŞ SENDİKASI

MERKEZ YÖNETİM KURULU adına

MUSTAFA ÖZTAŞKIN

GENEL BAŞKAN