CHP YÖNETİCİLERİNE TÜPRAŞ RAPORU SUNULDU

 

Sendikamız yöneticileri Baykal ile görüştü

 

Sendikamız yöneticileri 12 Mayıs tarihinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile makamında görüşerek kendilerine Sendikamız tarafından hazırlanan Tüpraş Raporunu sundu. Görüşmeye, Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Genel Sekreterimiz Mustafa Çavdar, Genel Mali Sekreterimiz Adnan Özcan, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz İsmet Yiğit, Genel Yönetim Sekreterimiz Mehmet Güray ile birlikte Tüpraş işyerlerinde örgütlü şube başkanlarımızdan, Aliağa Şube Başkanımız İbrahim Doğangül, Batman Şube Başkanımız Nimetullah Sözen, Kırıkkale Şube Başkanımız Recep Sefer, Kocaeli Şube Başkanımız Ali Ufuk Yaşar, Yarımca Şube Başkanımız Yaşar Erbaş da katıldı. Görüşmede CHP Genel Başkan Yardımcısı, Sendikamızın Eski Genel Başkanı Mehmet Cevdet Selvi ile CHP milletvekilleri de bulundu.

 

Baykal’a Tüpraş Raporunu sunan Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın görüşmede şu noktalara değindi:

 

 “Raporumuzda tüm boyutlarıyla ayrıntılı olarak ortaya koyduğumuz üzere, ülkemizin en büyük sanayi kuruluşu Tüpraş’ı satmayı gündeme almış olmak bile açıklanması mümkün olmayan bir durumdur. Satış kararını alan ve bu kararın uygulanmasına kayıtsız kalan kesimlere sizin aracılığınızla bir hatırlatma yapmakta yarar görüyoruz. Eğer 2004 yılında kamuoyunun da verdiği büyük destekle Tüpraş’ın satışına engel olmasaydık, bu kuruluş 1.3 milyar dolara çoktan satılmış olacaktı. Koca tesisler, şaibeli, adresi belirsiz ve Tüpraş’ın yarısı bile etmeyen şirketlerin elinde heba olup gidecekti. Sorumlu ve kararlı davrandık, Tüpraş’ın satışını durdurduk. Türkiye kazandı. Bugün de birlikte, sorumlu ve kararlı davranalım. Türkiye kazansın.”

 

Öztaşkın Baykal ile görüşmesinde, Avrupa'nın en büyük 5. rafinerisi olan Tüpraş’ın, net dönem karının geçen yıl 491 milyon dolar olduğunu, böylesine büyük ve stratejik önemi bulunan bir kuruluşun, geçen yıl adresi bile belli olmayan şaibeli bir kuruluşa satılmak üzere olduğunu ve bunun hukuki girişimleri sonucu engellendiğini bildirdi. Öztaşkın, yargı kararına rağmen tekrar ihaleye çıkılarak ''hem yargıyla hem de kamuoyuyla inatlaşma politikası izlendiğini söyleyerek şöyle konuştu:

 

“Tüpraş'ın 5 yılık geliriyle Türkiye'nin IMF'ye olan borcunu  kapatabilirsiniz.Hatta borç verebilir hale gelebilirsiniz.  Ancak Tüpraş'ın yüzde 49'u daha önce halka arz edildi ve bu hisselerin yüzde 30.5 i yabancıların eline geçti. Tüpraş'ın ikiz kardeşi de Petkim'dir. Tüpraş'ı alan maalesef Petkim'i de ele geçirecektir.”

 

Tüpraş'ın satışına karşı çıkmak üzere yaygın bir kampanya yürüteceklerini belirten Öztaşkın, gelişmeler karşısında daha önce  olduğu gibi yargıya başvurarak hukuki mücadeleyi de sürdüreceklerini açıkladı.

 

Baykal: Petrol-İş’i mücadelesinde destekliyoruz

 

Görüşmede CHP Genel Başkan Deniz Baykal da Tüpraş’ın özelleştirilmesine karşı mücadele veren Petrol-İş Sendikası’na destek verdiklerini söyleyerek, “Tüpraş’ın satışının Türkiye’ye büyük bir ferahlık ve rahatlık getireceği haklı ve doğru bir tespit değildir” dedi. Baykal, Tüpraş'ın satışının Türkiye'ye büyük bir ferahlık ve rahatlık getireceğinin ''haklı ve doğru bir tespit olmadığını'' belirterek, ''Dokunmasınlar... Bu kuruluş yılda yarım milyar dolar kar getirerek  satıştan beklendiğinin çok ötesinde bir ekonomik gücü kazandıracak durumdadır'' dedi.  Baykal, Petrol-İş'in uzun bir süreden beri Tüpraş'ın satışının engellenmesi için mücadele verdiğini belirterek, CHP’nin de bu konuda sendika ile bir dayanışma içinde olduğunu söyledi. Petrol sektörünün bütün dünya ekonomileri için özel bir önem taşıdığına dikkati çeken Baykal, ''Türkiye'de petrol sektörünün kalbi mertebesindeki rafinerilerin sıradan bir ayakkabı fabrikası satarcasına elden çıkarılması çok büyük bir sorumsuzluktur'' dedi. Baykal, serbest piyasa ekonomisinin ''Kabe''si sayılan ülkeler de dahil olmak üzere dünyada artık başarılı işletmelerin elden çıkarılmasıyla ekonominin yarar sağlayacağı anlayışının iflas ettiğini belirtirken, İtalya örneğini verdi. İtalya’da enerji ve bankacılık sektöründeki kuruluşlara yabancı sermayenin müdahalesine karşı tedbir alma gereğinin duyulduğunu hatırlatan Baykal şöyle devam etti:

''Biz özelleştirme yapıyoruz, telekomünikasyon alanındaki kuruluşları yabancılara satmakta hiçbir sakınca görmüyoruz. Bizden bu kuruluşları alan yabancı firmaların aslında bir kamu kurumu niteliğinde olduğu daha sonra ortaya çıkıyor. Batı'da zannetmeyin ki bütün enerji şirketleri, haberleşme şirketleri, bankacılık kuruluşları isteyenin istediği zaman parayı bastırıp satın alacağı bir yapıdadır. Her ülke kendi stratejik durumunu, ekonomik hedeflerini göz önünde bulundurarak belli bir dikkati sergiler.''

 

İdeolojik olarak kamu kuruluşlarını elden çıkarma anlayışı iflas etti

 

İdeolojik satış döneminin bittiğini kaydeden Genel Başkan Baykal, ''Özelleştirmeye ideolojik karşı çıkıştan söz ediyorlar ama aslında  birileri ideolojik satış yapma anlayışını sürdürüyor. İdeolojik olarak yabancı sermayeye teslim etme, kamu kuruluşlarını elden çıkarma angajmanı artık dünyada geçerliliğin kaybetmiştir'' dedi. Her ülkenin kendi hesabını yaptığını, ancak Türkiye'deki iktidarın bunu yapmadığını belirten Deniz Baykal, toplumun sendikalar, sivil toplum  örgütleri ve muhalefetiyle bu konuda bir duyarlılık ortaya koyduğunu söyledi.

Tüpraş'ın yılda yarım milyar dolar kar getiren bir şirket olduğuna dikkati çeken Baykal, ''Kendi haline bırakılması, modernleştirme yatırımları yapmasına engel olunmaması halinde hiç kuşku yok Tüpraş dünyadaki benzerleriyle rekabet edebilecek yapıda, başarılı, karlı bir kuruluş olarak bundan sonra da on yıllarca göreve devam edecektir.  Buna fırsat vermek lazımdır'' dedi.  Baykal, Tüpraş'a sahip çıkacaklarını özellikle belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu kuruluş yılda yarım milyar dolar kar getirerek satıştan beklendiğinin çok ötesinde bir ekonomik gücü kazandıracak durumdadır. Türkiye çok önemli, büyüyen bir pazardır. Böyle bir pazarı, arkasında kimin bulunduğunu, hangi amaçla, niçin Türkiye'ye geldiğini bilmediğimiz kuruluşlara teslim etmek doğru olmayacaktır.''

 

Baykal’a mektup

 

Genel  Başkanımız Mustafa Öztaşkın CHP lideri Baykal’a, Tüpraş Raporu ile birlikte  bir de mektup sundu. Baykal’a verilen mektubun tam metnini ise aşağıda veriyoruz:

 

 

 

Sayın Deniz Baykal

CHP Genel Başkanı

 

Türkiye, uzun zamandır değişimin, gelişmenin ve çağdaşlaşmanın hangi araçlarla sağlanabileceğini çeşitli başlıklar altında yoğun bir şekilde tartışıyor. Coğrafyamız, uluslararası siyasetin acımasız yöntemleriyle yeniden şekillendirilirken, ülkemiz bu süreçten yara almadan çıkabilmenin yollarını arıyor.

 

Bizler işyerlerimizde, evlerimizde hatta sokaklarımızda geleceğimiz için kaygılanıp, sorunlarımıza çözümler üretmeye çalışırken, sizler de, partinizin kurullarında bu ülkenin kaderini tayin edecek gündemleri tartışıyor ve politikalar geliştiriyorsunuz.

 

Bu sürece siyasi yelpazenin neresinden katılıyor olursak olalım konu her defasında, geleceğe dair kaygılarımızı arttıran, ülkemizin ekonomik gerçeklerine gelip dayanıyor.

 

Türkiye’nin geleceği ile ekonomik gerçeklerinin bu kadar iç içe geçtiği bir dönemde geleceğimizin teminatı olan, en büyük sanayi kuruluşumuz Tüpraş’ın satılmak istenmesi ise kaygılarımızı daha da arttırıyor.

 

Satılmak istenen Tüpraş, ne istihdam fazlası olan bir “siyasi arpalık”, ne teknolojisi eskimiş “hurdalık”, ne de kamu kaynaklarını israf eden bir “kambur”dur.

 

Satılmak istenen, 16,1 milyar dolar cirosu, 491 milyon dolar net kârı, 8,2 milyar dolar Hazine’ye katkısı, AB ülkeleriyle rekabet edebilen teknolojisi ve nitelikli, yetişmiş işgücü ile Avrupa’nın en büyük 5 rafineri şirketinden biri olan Tüpraş’tır. Dahası, yatırım ve personel giderleri dahil tüm harcamalarını da devlete yük olmadan kendi öz kaynaklarıyla karşılamaktadır.

 

Tüpraş, ülkemizin sahip olduğu tek rafineri şirketidir ve kuruluşun stratejik önemi bile satılmaması için tek başına yeterli bir gerekçedir.

 

Yeterli bir gerekçedir çünkü; Tüpraş, ülkemizin ham petrole olan bağımlılığından kaynaklanan dezavantajını, yaptığı üretimle dengelemektedir. Coğrafi konumu, sahip olduğu teknoloji ve altyapı olanakları sayesinde üretim miktarının, fiyatların ve pazarın kontrol ve denetimini elinde tutmaktadır.

 

Bölgemizde Tüpraş ile boy ölçüşebilecek bir rafineri daha yoktur. Bu gücüyle, rakiplerinin ele geçirmek ya da devre dışı bırakmak isteyecekleri bir kuruluştur.

 

Bu dev sanayi kuruluşunun kamusal niteliği korunmaz ise Tüpraş’ın rekabet üstünlüğünden kazançlı çıkan halkımız değil, yeni sahipleri olacaktır. Başkanı olduğunuz partinizin hiçbir üyesinin, halkın kaybetmesine neden olacak böyle bir tercihi onaylamayacağını düşünüyoruz.

 

Sunduğumuz raporda tüm boyutlarıyla ayrıntılı olarak ortaya konulduğu gibi, ülkemizin en büyük sanayi kuruluşu Tüpraş’ı satmayı gündeme almış olmak bile açıklanması mümkün olmayan bir durumdur. Satış kararını alan ve bu kararın uygulanmasına kayıtsız kalan kesimlere sizin aracılığınızla bir hatırlatma yapmakta yarar görüyoruz. Eğer 2004 yılında kamuoyunun da verdiği büyük destekle Tüpraş’ın satışına engel olmasaydık, bu kuruluş 1,3 milyar dolara çoktan satılmış olacaktı. Koca tesisler, şaibeli, adresi belirsiz ve Tüpraş’ın yarısı bile etmeyen şirketlerin elinde heba olup gidecekti. Sorumlu ve kararlı davrandık, Tüpraş’ın satışını durdurduk. Türkiye kazandı.

 

Bugün de birlikte, sorumlu ve kararlı davranalım. Türkiye kazansın.

 

 

Saygılarımla.

 

Petrol-İş Sendikası

Merkez Yönetim Kurulu adına

Mustafa Öztaşkın