ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI GERÇEKLERİ ÇARPITMAYA DEVAM EDİYOR

22.09.2005

 

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, TÜPRAŞ’da mevcut %14,76 oranındaki kamu payının, 8.3.2005 tarihinde İMKB Toptan Satışlar Pazarında satışına dair yapılan 21.09.2005 tarihli açıklama; tıpkı Maliye Bakanı ile birlikte 15.09.2005 tarihinde yapılan basın toplantısında olduğu gibi, gerçekleri çarpıtmaya yöneliktir. Hukuk devleti temelinde hareket ederek usulsüz işlemleri yargıya taşıyan  kişi/kurumları, özellikle sendikamızı, mesnetsiz ve önyargılı iddia ve ithamlarla suçlayan niteliktedir.

 

Aşağıda somut  bir şekilde sunulan hususlar, Sendikamızın iddialarının tamamının hukuki temelde ve doğru olduğunu aksine, hukuk nosyonu ve yasal düzenlemelerden habersiz olanın ise, açtığımız  davalar ile bir bir ortaya çıkan  Özelleştirme İdaresi Başkanlığı olduğunu ortaya koymaktadır.

 

ÖİB, SPK’nın Kararını Bilerek, Çarpıtarak Kamuoyunu Yanıltmaya Çalışmaktadır

 

ÖİB 21.09.2005 tarihli basın açıklamasında, 7.1.2005 tarihli ÖYK kararının kamuya açıklanmaması üzerine Sendikamızca SPK’ya yapılan başvuru sonucunda,

“Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılan değerlendirmede; 07.01.2005 tarih ve 2005/02 sayılı ÖYK kararının kamuya açıklanmamasının, Tüpraş sermayesinde İdareye ait %14,76 oranındaki hisse senetlerinin 04.03.2005 tarihinde İMKB Toptan Satışlar Pazarı’nda satışı için bir sıhhat şartı olmadığı ancak, bu kararın kamuya açıklanmasının Kurul’un kamuyu aydınlatma ve ilgili düzenlemeleri çerçevesinde ayrı değerlendirmeye tabi bir husus olduğu İdare’ye bildirilmiş olup SPK tarafından İdare yetkilileri hakkında herhangi bir işlem yapılmasına gerek görülmemiştir” biçiminde karar aldığını ileri sürmüştür.

 

Oysa, SPK tarafından Sendikamıza gönderilen 13.5.2005 tarih ve 11869 sayılı yazıda, başvurumuz ile ilgili olarak,

“ÖİB’nin özelleştirme programında bulunan ve hisse senetleri İMKB’de işlem gören şirketlerin İMKB’de yapılacak özelleştirme uygulamaları için ÖİB’yi yetkilendiren 7.1.2005 tarih ve 2005/2 sayılı ÖYK kararını kamuya açıklamamasının Sermaye Piyasası mevzuatı çerçevesinde incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda Kurulumuzun Seri:VIII, No:39 Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliği’ne AYKIRILIK TEŞKİL ETMESİ SEBEBİYLE mevzuata uyum konusunda gerekli dikkat ve özeni göstermesi konusunda ÖİB’nin bilgilendirilmesine ve söz konusu ÖYK kararının kamunun aydınlatılmasını teminen İMKB bülteninde ilan edilmek üzere İMKB’ye göndermesi hususunun ÖİB’ye bildirilmesine, karar verilmiştir..” denilmiştir.

 

Görüldüğü üzere; SPK kararında belirtilen hususlar ile ÖİB’nin iddiaları birbiri ile uyuşmamaktadır. SPK, ÖYK kararının bildirilmemesi konusunu mevzuata aykırı bulmuştur.

 

ÖİB, SPK’nın İşlevini Üstlenerek Kendi Kendini Haklı Çıkarmaya Çalışmaktadır

 

ÖİB, açıklamasının devamında, anılan ÖYK kararı ve benzeri nitelikteki ÖYK kararlarının, kamuoyuna açıklanması gereken nitelikte kararlar olmadığını, ileri sürmektedir.

 

Bu iddia, sermaye piyasaları konusunda asli/tek karar alma yetkisine sahip SPK’nın işlevinin ÖİB tarafından üstlenilmesi, aynı zamanda da, suçlanan ÖİB’nin, kendisini, hukuka aykırı bir yorumla aklamaya çalışmasından başka bir anlam içermemektedir. ÖİB, bu konuda belirleyici karar alma hak ve yetkisine sahip değildir. SPK, bu konuda kararını vermiştir; ÖYK kararının borsaya bildirilmemesi, SPK mevzuatına aykırıdır.

 

ÖİB’nin Özelleştirme İşlemlerini Yapabilmesi İçin ÖYK Kararı Şarttır

 

ÖİB, bu basın açıklaması ile, borsada gerçekleştirilecek alım satımlar için ÖYK’dan yetki almasına gerek olmadığını, çünkü şirketlerin özelleştirilmeleri ile ilgili genel nitelikte ÖYK kararları olduğunu ileri sürmektedir.

 

Bu iddia, yargı kararları ve bizzat ÖİB’nin benzer uygulamaları  ile de ortaya konulduğu gibi, hukuki gerçeklere tamamıyla aykırıdır. 

 

ÖYK, 16.7.2002 tarih ve 2002/41 sayılı kararıyla, Petrol Ofisi AŞ.de bulunan %25.8 oranındaki hissenin, İMKB Toptan Satışlar Pazarında İş Doğan Petrol Yatırımları AŞ. şirketine satılmasına karar vermiştir.

 

TÜPRAŞ’da olduğu gibi, İMKB Toptan Satışlar Pazarında gerçekleştirilecek bu satış öncesinde, ÖİB, bir ÖYK kararı alınması ihtiyacını hissetmiştir ki, 4046 sayılı Özelleştirme Yasasına göre de yapılması gereken budur.  Oysa, aynı İdare, aradan üç yıl geçtikten sonra ÖYK kararı olmaksızın satış yapabileceğini ileri sürerek, bizzat kendisi ile çelişmektedir.

 

Ayrıca, genel nitelikteki bir ÖYK kararının, ÖİB’ye özelleştirme yapabilmesi konusunda yetki verdiği iddiası da gerçek dışı bir iddiadır. Bunun son örneği, TÜPRAŞ’da kalan %51 oranındaki kamu payının blok satış yoluyla özelleştirilmesi için alınan 6.4.2005 tarihli ÖYK kararıdır. Böyle bir kararın gerekliliği Ankara 10.İdare Mahkeme’sinin Tüpraş’ın 02.06.2004 tarihli  iptal kararı ile ortaya konulmuştur.

 

ÖİB, “Kanunu Bilmemek Mazeret Sayılmaz” Temel İlkesine Aykırı İddialar İleri Sürmektedir

 

ÖİB, SPK’nın 1995 tarihli bir kararını dayanak göstererek, ÖYK kararının bildirilmesi gibi bir zorunluluk olmadığını ileri sürmektedir.

 

Bu konuda, İdare, sanki SPK kuralları arasında çelişki/boşluk varmış görüntüsü yaratarak usulsüz işlemini haklı kılmaya çalışmaktadır.

 

Bu konu ile ilgili temel düzenleyici metin, SPK tarafından 2003 yılında yürürlüğe sokulan Tebliğ’dir. Bu Tebliğ, yayım ile yürürlüğe girmiştir ve yürürlük tarihinden sonraki bütün işlemlerin bu Tebliğ’e uygun olmak zorunluluğu, normlar hiyerarşisi ilkesinin bir gereğidir.

 

İlgililere yükümlülük getiren bu nitelikteki düzenleyici işlemlerde, düzenlemeden haberdar olmamanın yükümlülükten kurtulmaya imkan sağlayan bir sonucu olamaz. ÖİB, Borsa’da işlem gören tüm şirket yöneticileri ile aynı koşullarda SPK düzenlemelerine uymakla yükümlüdür.

 

 

Satış hazırlıklarının Ocak 2005 tarihinde başladığı bilgisi ÖİB’nin, yasal sorumluluğunu arttıran bir bilgidir

 

ÖİB, açıklamasında, TÜPRAŞ’ın %14,76 sının satışı ile ilgili Ocak 2005 tarihinde, yetkili aracı kurum vasıtasıyla piyasa araştırması yaptırıldığını, istenilen düzeyde ve fiyatta talep toplanılamadığından satışın gerçekleştirilemediğini, ancak bu şekilde böyle bir satış stratejisinden ilgililerin haberdar olduğunu belirtmektedir.

 

Öncelikle, idarenin bu iddiaları hiçbir somut bilgi/veri ile desteklenmediği için, afaki ve gerçeklikten uzak iddialardır. Savunmayı doğrulamanın ötesinde, yeni soru işaretlerini de doğurur niteliktedir.

 

Bütün gelişmeler ÖİB’nin, SPK mevzuatının muhatapları konusunda eksik bilgiye sahip olduğunu göstermektedir. SPK mevzuatının asli varlık sebeplerinden birisi de, şeffaflık ilkesi paralelinde küçük yatırımcıları korumaktır. Bu çerçevede, kamuyu aydınlatmaya dair Tebliğ’in hedefi de, asli olarak, küçük yatırımcıdır. Bilgilendirme, küçük yatırımcıya yönelik olduğu için de Borsa bülteninde yer almalıdır. Yani, İdare’nin iddia ettiği husus geçerli  bir savunma değildir.

 

Belirtilen hususlar, ÖİB’nin açıklamasının gerçekleri çarpıtmanın ötesinde bir anlamı olmadığını ve  hala kamuoyu bilgisinden kaçırılan konular olduğunu göstermektedir. ÖİB, bir kamu kurumu olmanın ciddiyetinden uzaklaşarak, sendikamıza yakışıksız  ithamlarda bulunmakta, sayısız mahkeme kararı ile ortaya konulan hukuka aykırı işlemler silsilesine rağmen, hukukun yolunda olduğunu ileri sürmektedir.

 

Petrol İş Sendikası olarak, kamu kurumu sıfatı ile bağdaşmayan bu tür haksız ve panik refleksi ile yapılan mesnetsiz/yersiz ithamlara karşın, sendikal ve hukuki mücadelemizi ısrarla sürdüreceğiz.

 

ÖİB adına yapılan bu açıklamanın hangi amaca hizmet ettiğinin takdirini de kamuoyunun sağduyusuna bırakıyoruz.

 

Saygılarımızla,

Petrol-İş Sendikası

Merkez Yönetim Kurulu