“KRİZİN VE İŞSİZLİĞİN SORUMLUSU HÜKÜMETTİR”

 

 

Petrol-İş BAŞKANLAR KURULU 19-20 ŞUBAT 2009 tarihinde İSTANBUL’da toplanarak yurt ve dünya gündemi ile örgütsel sorunları değerlendirdi. Yapılan toplantıların ardından çeşitli kararlar alındı. Bu doğrultuda, Başkanlar Kurulu, toplantılarda kararlaştırılan hedeflerini ve amaçlarını aşağıdaki şekilde kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur.

 

ABD, İngiltere ve İsrail emperyalizminin Irak’ta, Lübnan’da ve Filistin’de yarattıkları vahşeti ve katliamları asla unutmadığımızı belirtiyor ve bu emperyalist devletleri bir kez daha kınıyoruz. Aynı saldırganların bizim ülkemize de dönük bütün yayılmacı planlarını reddediyor ve ülkemizin komşularımıza bir saldırı üssü olmasını asla kabul etmeyeceğimizi belirtiyoruz. Filistin’de ise, sırf bu ülkelerin yayılmacı projelerine itiraz ettiği için, adil seçimlerle işbaşına gelmiş Filistin hükûmetlerinin bizler tarafından da terörist olarak damgalanması talebini kabul etmiyoruz.

 

Kapitalizmin en gelişmiş ülkelerinde bile etkisi açıkça görülmeye başlanan ekonomik kriz, açıklanan trilyonlarca dolarlık paketlere rağmen sona ermiyor. Mevcut kapitalist neo-liberal tezlerin insanlığa hiçbir gelecek vaat edemeyeceği artık iyice anlaşıldı. Bu krizin etkileri, kamu ağırlıklı ekonomik model izleyen ülkelerde daha hafif seyir ediyor. Bu durum, POAŞ, TÜPRAŞ, PETKİM, TEKEL gibi ülkemizin en değerli kamu işletmelerini özelleştirenlerin Türkiye’ye ne kadar büyük kötülükler yaptığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Türkiye’nin emekçilerinin krizden kurtulabilmesi için gümrük duvarlarının yükseltilmesi, kamu harcamalarının arttırılması, sermaye hareketlerinin denetim altına alınması ve yabancı sermaye adına bütün yükün emekçilere ödetilmesini amaçlayan İMF ile yirmincisi yapılacak olan stand-by anlaşmasına son verilmesi gerekmektedir.

 

Hiç kimse, işçi sınıfını ve emeğiyle geçinenleri işten atarak krizde ilk feda edilecek kesim olarak göremez. Tırmanışa geçen işsizliğin sorumlusu kriz değil, ülkemizi yıllardır sermaye yanlısı politikalarla yönetmeye çalışan Hükümettir. Bu krizin maddi bedeli, on yıllardır ülkemizin milli gelirinden en büyük payı alan en büyük sermaye grupları tarafından ödenmelidir. Tekrar ediyoruz; Petrol-İş Başkanlar Kurulu olarak kamu yararını ve emekçi halkın çıkarını merkeze almayan, sadaka kültürünü yayıp, toplumsal dayanışma esasıyla sosyal devlet ilkesini hayata geçirmeyen, ülke kaynaklarının ve gelirlerin adil bölüşümünü esas almayan, emekçilerin yaşamını kolaylaştırmayı hedeflemeyen ve işten atmalar dahil olmak üzere kapitalizmin yıkıcı sonuçlarına son vermeyi hedeflemeyen hiçbir politikayı kabul etmeyeceğimizi belirtiyoruz. Aynı şekilde, her kriz döneminde fırsat bulduklarını sanarak kıdem tazminatımıza ve işsizlik sigortamıza el uzatmaya kalkanlara da gereken cevap verilecektir.

 

Emek cephesi 15 Şubat 2009’da İstanbul Kadıköy’de TÜRK-İŞ, DİSK ve KESK ile ortaklaşa yapılan miting ile yeniden bir toparlanmanın işaretini vermiştir. Sadece krizden kurtulmayı değil, emekçilerin ekonominin ve siyasetin her alanında etkili bir güç haline gelmesini hedefleyen ilkeli bir birliktelik işçi sınıfının ve emeğin ortak çıkarlarını kararlılıkla savunabilecektir. Petrol-İş Başkanlar Kurulu olarak işçi ve emekçi örgütlerinin hem merkezi hem de bölgesel birlikteliklerini desteklediğimizi ve cephe, birlik, platform veya başka adlarla ortak hedefler için kurulan bütün birliktelikleri teşvik ettiğimizi de bir kez daha belirtiyoruz.

 

Bu kapsamda, önümüzdeki 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde alınacak sonucun, bugüne dek hep sermaye yanlısı politikaları uygulayan siyasi iktidara da uyarı olmasını ve siyaseten bunun bedelini ödemesini diliyoruz. Bu seçimlerin hakim güçler arasında bir rant kavgası olmaktan çıkartılması, emekçilerin sorunlarına eğilen, yoksul halktan yana belediyecilik anlayışlarının güçlendirilmesi için emek örgütlerine büyük görevler düşmektedir. Petrol-İş üyeleri yerel seçimlerde, sosyal belediyecilik anlayışını öne çıkartan, mal ve hizmetlerin en ucuz ve en yaygın kullanımını hedefleyen politikaları destekleyecektir.

 

Sendikamızın 15.936 üyesini kapsayan toplu iş sözleşme görüşmeleri devam etmektedir. Özel sektördeki 22 işyerimizde kazanılmış hakları koruyan, esnek çalışma hükümlerine yer vermeyen, ücretlerin reel olarak kayba uğramamasını hedefleyen temel ilkelerimizden taviz verilmeyecektir.

 

Kamuda yürütülen toplu sözleşmeler için ise Konfederasyonumuz Türk-İş’e büyük görevler düşmektedir. Petrol-İş, Türk-İş bünyesinde oluşturulan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Koordinasyon Kurulu’nca belirlenen ilkeler doğrultusunda hareket edecektir. Türk-İş ile Hükümet arasındaki görüşmelerin temel konusunu, ücret zamları, sosyal haklardaki artış miktarı, düşük ücretlerin iyileştirilmesi, ücret dengesizliklerinin giderilmesi, kazanılmış hakların korunması ve esnek çalışmaya ilişkin hükümlerin toplu sözleşmelere konmaması oluşturacaktır. Ancak, kamu toplu sözleşmelerine dair bir genel çerçeve imzalansa bile sendikamız Petrol-İş, işyerlerine özgü olarak belirlediği taleplerinin hayata geçmesi için gereken her çabayı gösterecektir.

 

Türkiye işçi sınıfının özgürlükçü, yasaklardan arındırılmış, işçinin sendikasını serbestçe seçmesini sağlayacak bir sendikalar kanununa ve kısıtsız bir grev hakkını da içeren toplu sözleşme ve grev kanununa ihtiyacı vardır. İLO genel kurulunun yaklaşması ve AB Komisyonu’nun bu yasaları öncelikli gündemine almasıyla birlikte, mevcut yasaların değiştirilmesi daha mümkün hale gelmiştir. Türk-İş Başkanlar Kurulu da, sözkonusu bu yasa değişikliklerine kişisel veya örgütsel kaygıları ön plana çıkartmadan yaklaşmalı ve temel anlayışımız sendikal hak ve özgürlükleri geliştirmek olmalıdır. Başkanlar Kurulumuz, Türk-İş’i bu konuda etkin tavır almaya davet etmektedir.

 

“Ergenekon” soruşturmaları toplumun farklı kesimlerini içine alarak devam ediyor. Tüm yargı süreçlerinde olduğu gibi, bu davada da suçun kişisel olduğu gerçeği unutulmamalı ve dava sonuca ulaşana kadar çeşitli kurum mensuplarının topluca suçlu ilan edilmemesine azami dikkat edilmelidir. AKP iktidarı döneminde yürütülen bu soruşturmaların demokrasi talebinden doğduğu iddiası doğru ise, bu dava toplumsal barış ve kardeşliğin tesis edilmesine hizmet etmeli, bugüne dek ortaya çıkmamış tüm faili meçhul cinayetleri gündemine almalı ve özellikle emek örgütlerinin adının suç unsurlarıyla birlikte anılmamasını gözetmelidir.

 

2009 yılında kutlayacağımız 1 Mayıs işçi ve emekçi örgütlerinin birliğinin pekiştirildiği, emek taleplerinin gündeme getirildiği bir gün olmalıdır. Bu nedenle, geçen yıl yaşanan sorunların bu yıl gündeme gelmemesi için, Türk-İş bu günü nasıl ve nerede kutlayacağına bir an önce karar vermeli ve işçi sınıfımız için daha önemli gündem maddelerinin öne çıkartılmasını sağlamalıdır. Türk-İş bu günümüzün resmi, ücretli tatil günü olması için de faaliyetlerini hızlandırmalıdır.

 

Turkuvaz holdingin ATV-Sabah medya grubunda Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından 13 Şubat 2009 tarihinde başlatılan grevi Petrol-İş’in grevi olarak değerlendiriyoruz. Basın emekçilerinin yüz akı olan grevcilerin başarısı, Türkiye sendikal hareketinin de başarısı olacaktır. Grevdeki basın emekçileriyle dayanışma içinde olmak amacıyla üyelerimiz ATV’yi izlemeyecek ve Sabah gazetesi ile bu gruba bağlı yayınları okumayacaklardır.

 

Başkanlar Kurulu olarak, sendikalı, sendikasız, evde veya işte çalışan tüm kadınlarımızın birlik ve mücadele günü olan 8 Mart’larını şimdiden kutlarız.

 

Sömürülen ve ezilen yoksulların örgütü Petrol-İş sendikasının Başkanlar Kurulu, işçisiyle işsiziyle, emeklisiyle, kadın erkek tüm emekçilerle birlikte sermayeye karşı ortak mücadele yollarının bulunması için elinden gelen her şeyi yapacağını bir kez daha beyan eder.

 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

Başkanlar Kurulu adına

Genel Başkan

Mustafa ÖZTAŞKIN