ÖZELLEŞTİRMEDE EN KESKİN VİRAJ: PETKİM

17.06.2003

 

Hepinizin basından izlediği gibi sendikamızın örgütlü olduğu Petkim petrokimya A.Ş.’nin,   % 88.86 oranındaki kamu payının özelleştirilmesine ilişkin ihale, 6 Haziran 2003 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

 

Bu ihale 605 milyon dolarla, geçmişte yapılan özelleştirmelerden büyük oranda pay alan ünlü Uzan ailesinin, 5 ay önce kurduğu ve hangi alanda faaliyet yürüttüğü bilinmeyen, sadece adında “kimya, petrol” yazılı olan, Standart Kimya Petrol Doğalgaz Sanayi A.Ş.’de kalmıştır.

 

Televizyonlarda gösterilmesi nedeniyle kamuoyuna “şeffaf” olarak sunulan bu ihalenin, arkasındaki gizli niyetleri elbette bilemeyiz.

 

Ancak bugün, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nda, tartışılan ve mafya-işadamı-siyasetçi ilişkisi açığa çıkmış olan, Türk Bank ihalesi de aynı biçimde yapılmış idi.

 

Petkim’in değeri, ekonomik ve toplumsal önemi konusunda da topluma birbirinden farklı bilgiler yansıtılmaktadır.

 

1)YDK Raporu’na göre; ÖİB tarafından Trichem firmasına yaptırılan çalışmada, Petkim’in sadece sabit yatırım tutarının değeri, 3.2 milyar dolar olarak tespit edilmiştir.

 

Yine aynı kaynağa göre yeniden kuruluş değeri, 3.5-4 milyar dolardır. Oysa bu ihale ile Petkim, borsa değerinin bile yarısı kadar bir bedelle devredilmek istenmektedir.

 

2)AKP Hükümeti’nin daha sonraki özelleştirmelerin kolaylaştırılmasında, bir tür meşrulaştırma aracı olarak gördüğü bu özelleştirmenin önemi, Petkim’in gerçek durumunun ortaya konulmasıyla açıklanabilir.

 

*Sanayileşme ve kalkınmanın lokomotif sektörlerinden birisi olarak kabul edilen petrokimya sanayine ülkeler, kamu girişimciliğiyle ve entegre yapılar oluşturarak girmişlerdir. Bu anlamda Petkim, entegre yapısıyla Türkiye’de petrokimya sanayini tek başına temsil etmektedir.

 

*Plastik, ambalaj, lastik, deterjan, ilaç, kimya, dokuma, tekstil ve tarıma kadar uzanan büyük bir sanayi kesimine, hammadde ve ara malı üreten Türkiye Petrokimya Sanayi, kendisi gelişirken beraberinde geniş bir yan sanayi de gelişerek, ülke kalkınmasına çok önemli katkı sağlamaktadır.

 

Örneğin; önceleri sadece İstanbul merkezli ve ithalata dayalı üretim yapan, çok az sayıda plastik firması bulunmakta iken, Petkim’in kurulmasıyla plastik sanayi Anadolu’ya yayılarak 3 milyar dolarlık bir plastik hacmine ulaşmıştır.

 

Bugün faal olan 2000 civarındaki plastik üreticisi firmaların ancak, % 10’nu büyük ölçekli, gerisi tüketime yönelik üretim yapan KOBİ’lerdir. Bunların % 95’i ise, hammaddesini Petkim’den karşılamaktadır.

 

 

Fiyatları düzenleyici işlevi olan Petkim, bu firmaların hammaddeye kolay ve ucuz ulaşmalarını sağlamaktadır.

 

 

*Petkim, kamu yararını gözettiğinden, insan sağlığı ve çevre güvenliği için, çevre koruyucu maliyetleri göğüslemektedir. Çevresel yatırımlara önem vermektedir.

 

Ayrıca, bir işletmenin Kapasite Kullanım Oranı(KKO) ve verimlilik düzeyi, ekonomik performansını belirleyen göstergelerdir.

 

Bu anlamda;

*Dünyadaki petrokimya tesislerinin ortalama KKO % 86, Türkiye’ deki özel imalat sanayinin KKO % 75’dir.  Petkim’de ise bu oran, % 96 ile % 117 arasındadır.

 

Bilindiği gibi bu performans çalışanlarca sağlanmaktadır. Emeklilik ve işten çıkarmalarla sayıları 4400’e düşürülmüş olan çalışanların, üretim maliyetindeki payı ise % 7.5 dolayındadır. Dünya petrokimya sanayindeki optimal oran ise % 10-12 arasındadır.

 

Bu veriler Petkim’de çalışanların ucuz bedelle aldıkları kamu kaynaklarıyla beslenenlerin dediği gibi “Asalak” olmadıklarını göstermektedir.

 

*Petkim 2002 yılında, 962 Trilyon ciro yaparak devlete, 12.4 Trilyon vergi ödemiş ve 21 Trilyon faaliyet kârı gerçekleştirmiştir. Yetişmiş, nitelikli işgücüyle, Milli Ekonomiye 254 Trilyon katkıda bulunmuştur.

 

*Petkim, işletme ve yatırım faaliyetleri için ek bir finansman kaynağına ihtiyaç duymamaktadır.

 

Yürüttüğü işletme faaliyetleri ile istihdam, yenileme ve idame yatırımları için gerekli olan kaynağı kendisi sağlamaktadır. Yani, devlete hiçbir yükü bulunmamaktadır.

 

Geçmiş yıllarda yurtiçi pazarın, % 70-80’ini karşılarken, özelleştirme kapsamına alındıktan sonra, yeni petrokimya tesisi yatırımlarına izin verilmemesi nedeniyle Pazar payı, % 35’e düşmüştür.

 

Dünya petrokimya pazarı ise doygunluğa erişmiştir. Yeni pazarlara ihtiyacı bulunmaktadır.

 

Türkiye, büyüyen nüfusu ve dinamik pazarı ile petrokimya üreticisi olan ülkelerin, iştahlarını kabartmaktadır.

 

Petkim’in özelleştirilmesi ihalesine yabancı petrokimya şirketlerinin neden girmediği sorusunun yanıtı da buradadır.

 

*Petkim, son derece işlevsel bir limanı, karayolu-demiryolu ulaşımına sahip konumu, enerji santrali, su barajı, çevre koruyucu yatırımları, sosyal tesisleri ve gelişmeye açık büyük arazisi ile geniş bir alt yapı olanağına sahiptir.

 

AKP Hükümeti, Petkim’i hiçbir iktisadi ve toplumsal gerekçesi olmadığı halde özel kesime hediye mi edecektir? Yoksa yeni tesislerin kurulmasını teşvik ederek, üretim ve istihdamın büyümesini mi sağlayacaktır? Bu bakımdan Petkim’in özelleştirilmesi, Hükümetin test edileceği önemli bir dönemeçtir.

 

*Petkim özelleştirildiğinde özel tekel oluşacaktır.  Bireysel kârın yarattığı tekelci kâr artışı, istihdamın daralmasına ve fiyatların yükselmesine neden olacaktır. Böylece gelir dağılımı toplumun aleyhine bozulacaktır.

 

Nitekim, Petkim ihalesini kazanan sermaye grubu, medya gücünü de arkasına alarak 1992 yılından beri, özellikle çimento ve enerji özelleştirmelerinden transfer ettiği, kamu kaynaklarının denetimini de ele geçirmiştir. Tekelci gücünü kullanarak, toplum üzerinde siyasal etkinliğini de artırmaktadır.

 

Diğer yandan sendikamız, bir süredir yürüttüğü “Özelleştirme Harekatını Durduralım” kampanyasında, özelleştirmelerin toplumda tartışılması gerektiğini kamuoyunun dikkatine sunmuştur.

 

Ekonominin kurallarını ihlal ederek, taahhütlerini yerine getirmeyen, Uzan Grubu’nun devletten aldığı, ÇEAŞ ve KEPEZ’e ait imtiyaz sözleşmelerine el konulması operasyonu da, bu yaklaşımımızı doğrulamaktadır.

 

Özetle;

 

*Toplumsal faydanın sağlanması için özelleştirme girişimlerinin derhal durdurulmasını,

 

*Özelleştirmelerde önemli bir kavşak olan Petkim’in, kapsamdan çıkarılmasını,

 

*Ekonominin kurallarına ve yasallıklarına uygun çalıştırılabilmesi için kuruluşun, yönetsel ve işletme faaliyetlerine ilişkin kararlarında, tamamen bağımsızlaştırılmasını talep ediyoruz.

 

AKP Hükümetini Uyarıyoruz:

 

Özelleştirmelere karşı mücadele cephesi giderek genişlemektedir. Büyük emeklerle örülen bu toplumsal barikatı, aşmaya kalkmanın siyasi bedeli ağır olacaktır.

 

AKP Hükümetine soruyoruz;

 

Biz Petrol-İş’te örgütlü binlerce işçi, çocuklarımız, geleceğimiz ve ülkemiz için her türlü bedeli ödemeyi göze aldık, ya siz?

 

 Kamuoyuna Saygı ile duyurulur.

                                                                                                       Petrol-İş Sendikası

                                                                                              Merkez Yönetim Kurulu adına

                                                                                               Genel Başkan

                                                                                                        Mustafa Öztaşkın