(Selüloz-İş Sendikası Genel Başkanı

ve

Kocaeli Sendikalar Birliği Başkanı

 Ergin Alşan'ın 07 Haziran Kocaeli Mitingi Konuşma Metni)

 

Değerli Basın Mensupları, Değerli emekçi kardeşlerim gelen neden geldiği sorulmaz ama ben yine de bu meydana neden geldiğinizi sormak istiyorum.Elbetteki ben neden geldiğinizi biliyorum. Ama bilmeyenler, bilmek, duymak istemeyenler var. Onlar da ilk ağızdan sizin ağzınızdan duysunlar istiyorum.

 

Özelleştirme sadece fabrikaların satılması, üç beş kuruşa peşkeş çekilmesi değildir.Özelleştirme, Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi, vatandaş olup olmamanın cebindeki paraya göre belirlenmesidir ve ben merak ediyorum.Siz çocuklarınızın 50-60 kişilik sınıflarda üst üste okumasını çok mu istiyorsunuz?Merak ediyorum; devletin görevi sizin de hakkınız olan eğitim hakkından yararlanmak için kayıt parası, eğitime katkı payı adı altında para ödemeyi çok mu istiyorsunuz? Sizler ehliyet almak için, nüfus cüzdanı çıkartmak için, dava açmak için emniyete, nüfus müdürlüğüne, adliyeye gittiğinizde önünüze konulan vakıf bağıları karşılığı, vatandaş olmakla hak ettiğiniz bu hizmetler için para ödemeyi çok mu istiyorsunuz?İçtiğiniz sigaradan, attığınız çöğe kadar, doğumdan ölüme vergi öderken ödediğiniz bu vergilerin karşılığında almanız gereken hizmetlerin ticarileştirilmesini, sizden yeniden para alınmasını çok mu istiyorsunuz?

 

Yetmemiş gibi İş Yasası çıkartılıp rekabet üstünlüğü sağlamak adına; Fazla çalışma ücretleriniz, Hafta tatili, yıllık izin hakkınız, Ücret garantiniz,Part time çalışma, geçici süreli iş sözleşmesi, sıkıştırılmış iş haftasıyla ortadan kaldırılıyor.Çok mu ücret alıyorsunuz?Sizin rekabet etmenizi istedikleri Çin’li işçiler haftada 70 saat, saat ücreti 110 bin liraya çalışıyorlar.Sri Lanka’da işini kaybetme korkusuyla tuvalette doğurduğu çocuğu boğan işçilerle rekabet etmenizi, 11-12 yaşındaki çocuklarınızı Pakistan’da olduğu gibi uluslararası markaların mallarının üretildiği fabrikalara yollamanızı sadece iş bulmaya dua edip, sendikaymış, sosyal güvenlik hakkıymış, ücret zammı, sağlıklı çalışma ortamı gibi lafları ağzınıza almamanızı istiyorlar. Böyle bir çalışma ortamı yaratmanın, önünde engel olarak gördükleri için kamu işçisine düşman oluyor, özelleştirme diye tutturuyorlar.

 

“Ben vatandaşımı korurum, bu benim görevim” diyen bir devletin bu söylediğini yapmasının temel koşulunu elinin altında fabrika olması gerektiği için, devlet et, süt üretmesin diye özelleştirme diyorlar. Vurguncudan, yağmacıdan, talancıdan hesap sormadıkları için, onların hortumladıklarından, nemalandıkları nemalanmak istedikleri için işçinin emeğine, alın terine el atıyorlar.Bu ülkenin 70 yılda ürettiği tüm değerleri, sermayesi, KİT’i, işçisi, emekçisi, memuru ile Dünya Bankası’nın, IMF’nin çıkarları doğrultusunda değersizleştiriyorlar.“Tabi IMF’nin, Dünya Bankası’nın dediği olacak adamlar para vermiş” diyebiliyorlar.Onların verdiği para da sizin ödediğiniz vergiler para değil mi arkadaşlar? Her ay maaşınızdan kesilenler para değil mi? Madem parayı veren düdüğü çalıyor neden siz değil de IMF’nin düdüğü ötüyor. Çünkü arkadaşlarım size onlara hem para veriyor, hem de her senede bir tatlı vaatlerine kanıp, oy veriyor, onları iktidar yapıyorsunuz.

 

Artık yeter!

 

Son 20 yıldır bizi biz yapan her şeyimizi adım adım elimizden aldılar.

 

Artık acıyı bal eylemekten, sıratı yol eylemekten bıktık.

 

Artık yeter!

 

İşimizi, fabrikalarımızı, çocuklarımızın eğitim hakkını geri istiyoruz.

 

Ürettiğimiz, daha da üretmek istediğimiz için horlanmak istemiyoruz.

 

Sosyal Hukuk Devleti’nin onurlu vatandaşları olmak istiyoruz.

 

-Kul olmayı

 

-Alınıp satılmayı

 

-Ülkenin yağmalanmasına,

  

HAYIR, HAYIR diye haykırıyoruz.

 

Bugün bu meydan da, yarın Ankara yollarında.

 

İnsanca yaşam için hepinizi mücadeleye çağırıyorum.

 

Saygılar sunuyorum