SAVAŞ GANİMETİ; ÖZELLEŞTİRME PROGRAMI21.01.2003
Savaş gündemi tartışmaları, binlerce çalışan ve yoksul emekçi halkımızı yakından ilgilendiren AKP Hükümeti’nin özelleştirme girişimlerinin üstüne sis gibi çökmüştür.
IMF, İstanbul ve Anadolu sermaye çevreleri arasında sıkışan Hükümet, bu kesime kaynak bulmak için “Kelepir Mal” satışı telaşına düşmüştür.
Özelleştirmeden elde edilecek satış miktarını “gelir” olarak tanımlayan hükümet, 1 yılda 17 yılda yapılan satışların yarısı olan 4 milyar dolarlık özelleştirme satışı yapacaklarını ilân etmiş, bunu gerçekçi bulmayan IMF’yi bile geride bırakmıştır.
Günümüze kadar yapılan EBK, SEK, Sümer Holding, POAŞ, PETLAS, Çimentolar, v.s. gibi özelleştirmelerin sonuçları ortadadır. Bazılarında üretimden vazgeçilmiş, bölgesel karteller oluşmuş, her bölge de farklı ve pahalı fiyatlar oluşmuş, % 90 oranlarında istihdam daralması, işyeri kapatmaları, işsizlik ve taşeronlaştırma yaygın olarak yaşanmıştır.
Özelleştirme uygulamalarına gerekçe olarak “çağdaş” ve “demokratik” bir devlet yaratılması için devleti küçültmeden söz edilmektedir. Oysa yukarıda söz edilen tüm bu özelleştirmeler yapılmış, ancak insan hakları ihlalleri ise devam etmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’deki insan hakları ihlallerine ilişkin olumsuz kararları, özelleştirme ile demokratikleşmenin arasında nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta, özelleştirmeler sonucunda toplumun kamusal hizmetlerden eşit, ucuz ve sürekli yararlanmadığı, halkın yoksullaştığı, işsizliğin arttığı, gelir dağılımındaki eşitsizliğin giderek derinleştiği bütün kesimlerce ifade edilmektedir.
Hükümet, özelleştirme sonrasında hiç kimsenin işsiz kalmayacağını ifade etmektedir. Oysa özelleştirmeler yoluyla bugüne kadar işini kaybedenlerden bilinenlerin sayısı 15 binin üzerindedir. Kaldı ki; TOBB’nin Pazar günkü yapılan “Ekonomi Toplantısı”’nda Başbakan tarafından kamuda çalışan memur ve işçilerin hızla azaltılacağı ve IMF’ye en az 25 bin kişinin işten çıkarılacağı sözü verilmiştir.
Diğer yandan AKP Hükümeti’nin sıkça dile getirdiği “Özerkleştirme” kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir söylemden ibarettir. Özerkleştirme; KİT’lerin yönetim kurullarına eş, dost, akraba atamak değil, KİT’lerin üretim, yatırım, fiyatlama, istihdam yani, işletme politikalarına siyasi müdahalelerin yapılmamasıdır.
Ayrıca, kamu bütçesinin en doğru ve ana kaynağı olması gereken vergiyi sadece ücretlilere ve dolaylı vergi yoluyla topluma yayan hükümet, sermayeden vergi almadığı gibi, özelleştirme satışları yoluyla kaynak aktarmak istemektedir.
Çeşitli yerli ve yabancı sermaye çevrelerinin “olmazsa olmaz” koşul olarak dayattığı özelleştirme programına karşı bizler de, bu kuruluşların özelleştirme kapsamından çıkarılarak yatırım ve üretimlerine devam etmelerini “olmazsa olmaz” koşul olarak talep ediyoruz.
Petkim, Tüpraş, Tügsaş, İgsaş ve Botaş çalışanları başta olmak üzere Petrol-İş Sendikası üyelerinin tümü ve özelleştirme kapsamında bulunan diğer kuruluşlarda örgütlü sendikaların üyeleri, Emek Platformunun bileşenleri ve bu hizmetlerden yararlanan toplumla birlikte bu girişimlere karşı duracağımızı ve mücadeleye kararlı olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz.
Merkez Yönetim Kurulu Adına Mustafa Öztaşkın Genel Başkan |