ICEM'in mali krizle ilgili kararı

 

22.12.2008

 

Büyük toplumsal acılara yol açan mali krizi görüşmek üzere 6 Kasım tarihinde Cenevre'de toplanan ICEM Başkanlar Kurulu, krizden kaynaklanan çöküntünün “tarihte bir dönüm noktası” olduğunu ve “mevcut sermaye sisteminin işlemediğini” kanıtladığını açıklayan bir karar aldı.

 

Başkanlar Kurulu, yapılan tartışmalardan sonra, mevcut piyasa sisteminin işlemediği ve “kurulacak yeni ve daha adil bir küresel sermaye sisteminin, yeni küresel kurallar içeren sıkı bir mali gözetim ve yönetim gerektirdiği” konusunda görüş birliğine vardı.

 

Karar, dünyada çöküşten en az sorumlu olan insanların “ krizin etkilerine açık, krizden en kötü etkilenen ve krizin üstesinden en zor gelebilecek kesimler” olduğunu vurguluyor.

 

Aşağıda bu kararı sunuyoruz:

 

Piyasa sisteminin spekülatif anarşisinden kaynaklanan küresel mali krizin ICEM'in faaliyet gösterdiği sektörlerde yol açtığı büyük ekonomik zorlukların yanı sıra daha büyük ölçüde ve daha derin etkiler yaratacağı kesindir.

 

Geçmişteki ekonomik krizlerin ortak özelliği, ekonomik çöküntüden en az sorumlu olan insanların genellikle krizin etkilerine en açık, krizden en kötü etkilenen ve krizin sonuçlarıyla en zor başa çıkabilecek kesimler olmasıdır.

 

Ticaretin gerilemesine, daha düşük kredi için daha fazla rekabete ve yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerle ilgili projelerden kaçmasına yol açan krize karşı genelde toplumun değil, mali kurumların ve onların ortaklarının korunması üzerinde duruluyor.

 

Krizin çıktığı yer olan ABD'de, Birleşik Çelik İşçileri Sendikası'nın ABD Hazine Bakanlığı'na gönderdiği mektupta vurguladığı üzere, 700 milyar dolarlık kurtarma paketiyle, vergi yükümlülerinin yarattığı kaynaklar bir avuç finans kurumuna bağışlanıyor. Böylece devlet, bir sektörü kendi kusuruyla battığı krizden kurtarmanın faturasını vergi yükümlülerine ödetmiş oluyor.

 

Küresel mali krizden önce, kısa vadede muazzam kârlar elde etme hırsıyla, mantık dışı ve misli görülmemiş bir borçlanma ve spekülasyon dönemi yaşandı. Bu dönemin belirgin özelliklerinden biri, ücretler aşağı çekilir, çalışma koşulları kötüleşirken, tepe yöneticilerinin maaş ve kâr paylarının rekor düzeylere varmasıydı.

 

Bütün bu nedenlerden dolayı:

 

Emeklilik ve kamu fonları gibi işçilere ait ortak kaynaklar işçilerin çıkarlarını korumak, işçi haklarını, ücretlerini ve çalışma standartlarını savunmak için kullanılmalıdır.

 

ICEM'in tarihte bir dönüm noktası olarak gördüğü bu mali çöküntü yürürlükteki sermaye sisteminin işlemediğini ve yeniden düzenlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Kamu kaynaklarının finans kurumlarına akıtılması sivil toplumun etkinliğinin artmasını ve bütün toplumsal kesimlerin finans sektörünün yeniden düzenlenmesi ihtiyacını kabul etmesini gerektiriyor.

 

Küresel Sendikalar Konseyi, 2009 başlarında yapacağı toplantıda, Dünya Bankası'nın, IMF'nin, Dünya Ticaret Örgütü'nün, Sekizler Grubu'nun ve OECD'nin gelişmekte olan ülkelerle ilgili proje taahhütlerinden veya Milenyum Gelişme Hedefleri'nden vazgeçmemelerini hedefleyen bir politika benimsemelidir.

 

ICEM yeni ve daha adil bir küresel sermaye sistemi kurulması hedefini Küresel Sendikalar Konseyi çerçevesindeki çalışmalarında da gözetmelidir. Kurulacak bu sistem yeni küresel kurallar içeren sıkı bir mali gözetim ve yönetim sistemi öngörmeli, ayrıca, küresel sermayeyi denetleyen devletlerin kapsamı, özellikle gelişmekte olan ülke devletlerinin katılımıyla genişletilmelidir.